TOPLUMSAL ÇATIŞMA

Münster Üniversitesi’nin yaptığı araştırmaya göre,Almanya’da yaşayan Türkler’in % 90’ı bu ülkede yaşıyor olmaktan çok mutlu hissetiklerini ıfade etmişler. Ortak anlaştıkları dilin Almanca olması önemini koruyor. Kadın-Erkek arasındaki rollerin paylaşımına yaklaşım iki toplum içinde değerli bulunuyor.

Buna karşın konu İslam olduğunda ortak düşünce de buluşulamıyor. Türkler’de her iki kişiden birisi İslami kural ve kanunların çok önemli olduğunu ve Türk kökenli Müslümanların çoğunluğu inançlarının almanlar tarafından kabul görmediğini, tanınmadığını düşünüyor.

Almanların % 82’si İslamın kadın konusunda bakışını doğru bulmuyor. % 72’si Islamı duyduklarında Fanatizm akıllarına geliyor. Bu eğilimlere terör örgütlerinin çok büyük etkisi olduğu malum.

Toplumun herkesiminde kafaların çok karışık olduğu belli; Önyargılar, kesin hükümler, yönetenlerin kendi çıkarlarına göre yönlendirmeleri kafa karışıklığını artırıyor.

Araştırmayı yapan Akademiye göre toplumlararasında bir tezatlığın olduğu muhakkak. Ortak yaşam çatışmayla sürdürülemez.

Bu durumda toplumun her iki kesimine büyük sorumluluklar düşüyor. Bu sorumlulukların bireysel ve toplumsal alanları iyi tespit edilmeli.

Genel olarak yeni Türk kökenli nesil Alman toplumunun veya çağın gelişimine sırtı dönük değil.

Türk toplumunda en büyük eksiklik demokratik örgütlü toplum olamayışı. Bu eksikliği zararlı veya faydasız unsurlar dolduruyor. Anti-sosyal birey ve toplum oluşuyor. Yani yaşam boşluk tanımıyor.

Karşılıklı anlayışın yerleştirilmesi bakımından almanların üzerine düşenden fazlasını örgütlü olarak bizim yapmamız gerekiyor. Avrupa’da elimizde ki olanakları çok iyi değerlendirip Türkiye içinde lobi ve lokomotif olmamız gerekirken, Türkiye’nin yanlışları bizi yanlışa götürüyor. Herşeyi heba ediyoruz.

Zekeriye UÇAR
zekeriyeucar@hotmail.de 

* Münihin Sesi.com sitesinde yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur...