ARTIK UYANMALIYIZ

31.01.2016 - 20:56, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2030+ kez okundu.
 

ARTIK UYANMALIYIZ

Münihin Sesi köşe yazarlarından Zekeriye Uçar'ın ARTIK UYANMALIYIZ başlıklı yazısına haberin devamından ulaşabilirsiniz.
Türklerin 1960`larda baslayan Avrupa göcü 60. yila yaklasiyor. Bu 60 yil icinde ücüncü nesil yetismeye basladi. Birinci nesil sadece „Ekmek Parasi“icin , ikinci nesil birinci nesile koltuk degnegi olup dönüsü güclü kilacak parasal birikimi birlikte gerceklestirmek icin vardi Avrupa`da. Olmadi, hesap tutmadi. Ücüncü nesil, dördüncü nesil derken yerlesti kaldi. Artik Türkler`in  Avrupa´daki daimi yasama göre yön-yöntem belirlemesi gerekirken, bu yolu nasil bulacakti?  Türkiye Cumhuriyeti gereken ilgiyi gösteremedi. Örnegin bir Yunanistan gibi Lise (Gymnasium) düzeyinde ögretim kurumu gelisitiremedi. Yeterli talebe göre tahsis edilen Türkce dersleri yetersiz kaldi, anadilini de dogru ögrenemiyor. Üniversiteye gidebilen gencler nüfusa oranla oldukca düsük. Daha düsük seviyeli ortaokul bitirme sinavini basaramayan ciddi sayida ögrenci var. Diyanetin din alaninda verdigi hizmetin yetersizligi dinci örgütlere yaradi, bu alanda da bir sektör dogdu. Almanya`da, aslinda istemedigi bir entegrasyon uyutmasi yasatinca, egitimsiz toplumda olusan tüm bosluklari din doldurdu, toplum da gittikce icine kapandi. Türkiye`de ki siyasal gelismeler sonucu radikallesen yönetim,  Avrupada yasayan, kimligini tanimlayamayan, kisiligini gelistiremeyen insanlara yön veriyor, istedigi gibi yönlendirip güdümleyebilecek konuma getiriyor. Simdiye kadar Avrupa`da yasamis olmanin olanaklari ile laik, cagdas egitim düzeyimiz gelismis olsaydi, Türkiye`nin geldigi totaliter gericilik,  Avrupa`da yasayan Türkleri din toplumuna yönlendiremezdi ; tam tersine  Göcmen Türkler, Türkiye`nin laik ve demokratiklesmesine katki verebilmeliydi. Mülteci akini ile Avrupa`da irkcilik yeni bir boyut kazaniyor, gelismelere göre yöntem belirliyor. Irkciliga karsi mücadelede, hedef olunan nesne ortada yok. Kaygi duyan, karsi duran bir avuc aydin Avrupali. Bu sorunun bizi de ne kadar yakindan ilgilendirdigini ilerde yasayarak görecegiz. Siyasal partilerde, sendikalarda daha etkili olunursa, bu kurumlarin Türkiye`ye, azgelismis ülkelere ve mülteci sorunlarina bakislarinda daha bir evrensellik olusmasi saglanir. Oysa bugün, örnegin Avrupa`da ki sendikalarin herhangi bir eylemde kullandiklari „Yasasin enternasyonel dayanisma“ slogani, sadece bir slogan olarak kalmaz. Bilhassa sendikalardan böyle bir dayanisma sesi maalesef duyulmuyor. Dünya`da ki, Avrupa`da ki ve Türkiyede`ki gelismeler  cok kötüye gidiyor. Sonuclarini tüm insanlik yasayacak. Artik uyanmak gerek. Zekeriye UÇARzekeriyeucar@hotmail.de * Münihin Sesi.com sitesinde yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur...
Münihin Sesi köşe yazarlarından Zekeriye Uçar'ın ARTIK UYANMALIYIZ başlıklı yazısına haberin devamından ulaşabilirsiniz.

Türklerin 1960`larda baslayan Avrupa göcü 60. yila yaklasiyor. Bu 60 yil icinde ücüncü nesil yetismeye basladi. Birinci nesil sadece „Ekmek Parasi“icin , ikinci nesil birinci nesile koltuk degnegi olup dönüsü güclü kilacak parasal birikimi birlikte gerceklestirmek icin vardi Avrupa`da. Olmadi, hesap tutmadi. Ücüncü nesil, dördüncü nesil derken yerlesti kaldi.

Artik Türkler`in  Avrupa´daki daimi yasama göre yön-yöntem belirlemesi gerekirken, bu yolu nasil bulacakti?  Türkiye Cumhuriyeti gereken ilgiyi gösteremedi. Örnegin bir Yunanistan gibi Lise (Gymnasium) düzeyinde ögretim kurumu gelisitiremedi. Yeterli talebe göre tahsis edilen Türkce dersleri yetersiz kaldi, anadilini de dogru ögrenemiyor. Üniversiteye gidebilen gencler nüfusa oranla oldukca düsük. Daha düsük seviyeli ortaokul bitirme sinavini basaramayan ciddi sayida ögrenci var. Diyanetin din alaninda verdigi hizmetin yetersizligi dinci örgütlere yaradi, bu alanda da bir sektör dogdu. Almanya`da, aslinda istemedigi bir entegrasyon uyutmasi yasatinca, egitimsiz toplumda olusan tüm bosluklari din doldurdu, toplum da gittikce icine kapandi. Türkiye`de ki siyasal gelismeler sonucu radikallesen yönetim,  Avrupada yasayan, kimligini tanimlayamayan, kisiligini gelistiremeyen insanlara yön veriyor, istedigi gibi yönlendirip güdümleyebilecek konuma getiriyor.

Simdiye kadar Avrupa`da yasamis olmanin olanaklari ile laik, cagdas egitim düzeyimiz gelismis olsaydi, Türkiye`nin geldigi totaliter gericilik,  Avrupa`da yasayan Türkleri din toplumuna yönlendiremezdi ; tam tersine  Göcmen Türkler, Türkiye`nin laik ve demokratiklesmesine katki verebilmeliydi.

Mülteci akini ile Avrupa`da irkcilik yeni bir boyut kazaniyor, gelismelere göre yöntem belirliyor. Irkciliga karsi mücadelede, hedef olunan nesne ortada yok. Kaygi duyan, karsi duran bir avuc aydin Avrupali. Bu sorunun bizi de ne kadar yakindan ilgilendirdigini ilerde yasayarak görecegiz.

Siyasal partilerde, sendikalarda daha etkili olunursa, bu kurumlarin Türkiye`ye, azgelismis ülkelere ve mülteci sorunlarina bakislarinda daha bir evrensellik olusmasi saglanir. Oysa bugün, örnegin Avrupa`da ki sendikalarin herhangi bir eylemde kullandiklari „Yasasin enternasyonel dayanisma“ slogani, sadece bir slogan olarak kalmaz. Bilhassa sendikalardan böyle bir dayanisma sesi maalesef duyulmuyor.

Dünya`da ki, Avrupa`da ki ve Türkiyede`ki gelismeler  cok kötüye gidiyor. Sonuclarini tüm insanlik yasayacak. Artik uyanmak gerek.

Zekeriye UÇAR
zekeriyeucar@hotmail.de

* Münihin Sesi.com sitesinde yayınlanan yazılardan yazarları sorumludur...
Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.