GÖÇMENLERİN HATIRALARINI HALIDA SERGİLEDİ

Röportajlar 09.06.2016 - 23:49, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2326+ kez okundu.
 

GÖÇMENLERİN HATIRALARINI HALIDA SERGİLEDİ

Almanya’ya misafir işçi olarak gelen Türk – Çerkez bir ailenin kızı olan Tunay Önder Münih’te doğmuş, burada büyümüş. Sosyoloji, Etnoloji ve Politika eğitimi alan Önder, Almanya’da göçmen bir işçinin kızı olmaktan her zaman gurur duymuş. Türk kültürünü Almanya’ya tanıtmak için de göçmenlerin hatıralarının yer aldığı Migranten Stadl adını verdiği bloğundan bazı hatıraları halı üzerine taşımış. Tunay Önder ile Münihin Sesi olarak keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
Zeki GENÇ:  Tunay hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz ? Tunay ÖNDER: 1981 yılında Münih’te doğdum. Türk – Çerkez bir ailenin kızıyım. Babam Almanya’ya 1970’li yıllarda işçi olarak gelmiş. Burada doğup büyüdüm, burada okudum. Bizim ailemizde Çerkez kültürü de çok önemli olduğu için üç kültürü de aynı anda yaşamaya çalışıyorum. Zeki GENÇ: Münih sizin için ne anlam ifade ediyor ? Tunay ÖNDER: Münih şehrini iyi biliyorum, burada farklı farklı ortamlardan çok insan tanıyorum. Türkiye’den göç ederek buraya gelen  çok fazla işçi çocuğu arkadaşım var. O nedenle Münihliyim diyebilirim. Kendimi Türkiyeli de hissediyorum. Bunu ayırmaya da gerek yok diye düşünüyorum. Bazen Türkiye’yi mi daha çok seviyorsun yoksa Almanya’yı mı diye soruyorlar. Bu soruyu genelde sadece bir yerde yaşamış insanlar soruyor. Bizim gibi iki dünyaya ait olan insanlar bu soruyu sormazlar. Çünkü onlar sırf burası ya da sırf orası diye bir şey olmadığını biliyorlar. Zeki GENÇ: Eğitiminiz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz ? Tunay ÖNDER:  Gymnasium eğitimimin ardından Heidelberg ve İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji, Etnoloji ve Politika okudum. Zeki GENÇ: Sizinle Gleis (Peron) 11 projesinde tanıştık. Bu projenin bizler için önemi nedir ? Tunay ÖNDER: Gleis 11 Benim tarihimin çok önemli bir parçası. 1960’lı yıllarda tüm göçmenler olduğu gibi benim ailem de ilk olarak oraya gelmiş. O ilk anı orada yaşamışlar. Binlerce insan ilk olarak peronun altındaki sığınağa yönlendirilmişler. Almanya’ya, güzel bir ülkeye geliyoruz diye çok bakımlı, çok şık gelenler olmuş ancak hiç beklemedikleri bir yerle karşılaşmışlar. O sığınağa indirildiklerinde azıcık şoka uğramışlar. Peron 11’de farklı farklı hikayeler yaşanmış. Bu da bence çok önemli ama çok az anlatılan bir şey. Zeki GENÇ: Yeni Hauptbahnof projesinde bundan böyle Peron 11 diye bir yer kalmayacak. Peron 11 tamamı ile bizim hafızamızdan silinecek. Bu tarihi saklamak için ne yapabiliriz ? Tunay ÖNDER: Bu hikayeleri toplamak, bir araya getirmek, arşivini düzenlemek çok büyük önem arz ediyor. Bunları daha sonra gerek sergilerle gerek tiyatro ile gerek kitap ile topluma yeniden sunmak gerekiyor. Zeki GENÇ: Biraz da bloğunuzdan bahsedebilir misiniz ? Tunay ÖNDER: Migranten Stadl bloğumuz içinde bazı makale ve resimler bulunuyor. Geçtiğimiz ay blogla ilgili de bir kitap çıkardık. Toplumla ilgili, göçmenlerle ilgili akademik yönden konuları ele alıyoruz. Bazen sanatsal yönden girişimlerde bulunuyoruz. İlla bir şeyi çok güzel anlatalım gibi bir kaygımız da yok. Komik bulduğumuz, bize güzel gelen şeyleri yayınlamak istiyoruz. Zeki GENÇ: Biraz da halının üzerine sergilediğiniz çalışma hakkında bilgi verebilir misiniz ? Tunay ÖNDER:  Blog’ta yazdıklarımı, düşündüklerimi, burada bir araya getirip göçmenleri hatırlatan halının üzerine sergiledim. Sanat okumuş biri olmadığım için  aklıma nasıl estiyse hoşuma gittiği gibi bir araya getirdim. Zeki GENÇ: Halının üzerinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in siyah peçe içerisinde bir fotoğrafını görüyorum. Bunun anlamı nedir ? Tunay ÖNDER: Bir Alman televizyon programında Almanya’nın gidişatı hakkında konuşulmuş ve İslamcılar Avrupa ile Almanya’yı avucunun içerisine alacaklar diye konuşmuşlardı. Bu da benim çok komiğime gidiyor. “İslamcılar gelip devleti elimizden alacaklar” diye öyle bir korkutuluyoruz ki aslında hiç alakası yok. O nedenle o fotoğrafı asmak istedim. Bence hiç korkunç değil. Hatta bana bu fotoğraf çok komik geldi. Zeki GENÇ: Halının üzerinde Türklerin Almanca ile ilgili söylediği ilginç kelimeler de var. Bunların anlamı nedir ? Tunay ÖNDER: Evet. Göçmen işçilerin konuşmalarından da birkaç örnek koydum halıya. Gastavuz, bressi ,  semil, frischtik, enşöligensi, gekommin, nix sürük gibi kelimeler bunlardan bazıları. Biz onların çocukları olarak bu sonradan yaratılan şiveyi güzel buluyoruz. Aslında burada bir kültür yaratmışlar.  Bu sadece Türklere mahsus bir şey de değil. İtalyanların, Arapların, Vietnamlıların yani buraya sonradan gelen toplumların da kendi aralarında  kendi şiveleri oluşmuş. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Büyük bir zenginlik olarak görüyorum. Zeki GENÇ: Serginizde Türkenstrasse de yer alıyor. Bu nerden geliyor ? Tunay ÖNDER: Bu ismin 1960’lı yıllarda Almanya’ya gelen işçilerle hiçbir alakası yok. 1812 yıllarında Almanya’da harp dolayısıyla Türkler tutuklanmış ve onları işçi olarak kullanmışlar. Tutuklu Türk işçilerden bir kanal yapmaları istenmiş. O nedenle şehrin tam ortasında Türkenstrasse diye bir cadde oluşmuş. Ancak şöyle de bir şey var Türkenstrasse de çok fazla Türk yaşamıyor. Zeki GENÇ: Emel Sayın’ın fotoğrafını görüyorum. Bunu neden astınız ? Tunay ÖNDER: Yaz aylarında Türkiye’ye tatile gittiğimizde bizim arabada hep Emel Sayın ve ya Bülent Ersoy’un kasetleri  dinlenirdi. Sanıyorum ki çoğu gurbetçi için de aynı şey geçerli. Almanya’da oluşan o kültürün önemli bir parçası olarak buraya asmak istedim. Görenler  “Evet ya biz Emel Sayın ile büyüdük” diyorlar ve seviniyorlar. Benim amacım da buydu. Tüm fotoğraflar Almanya’nın bir parçasını gösteriyor.  Belki bir Almana bu sergi çok şey ifade etmeyebilir ama bir gurbetçiye çok şey ifade ediyor diye düşünüyorum. Zeki GENÇ munihinsesi.com / özel
Almanya’ya misafir işçi olarak gelen Türk – Çerkez bir ailenin kızı olan Tunay Önder Münih’te doğmuş, burada büyümüş. Sosyoloji, Etnoloji ve Politika eğitimi alan Önder, Almanya’da göçmen bir işçinin kızı olmaktan her zaman gurur duymuş. Türk kültürünü Almanya’ya tanıtmak için de göçmenlerin hatıralarının yer aldığı Migranten Stadl adını verdiği bloğundan bazı hatıraları halı üzerine taşımış. Tunay Önder ile Münihin Sesi olarak keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.

Zeki GENÇ:  Tunay hanım bize biraz kendinizden bahseder misiniz ?

Tunay ÖNDER: 1981 yılında Münih’te doğdum. Türk – Çerkez bir ailenin kızıyım. Babam Almanya’ya 1970’li yıllarda işçi olarak gelmiş. Burada doğup büyüdüm, burada okudum. Bizim ailemizde Çerkez kültürü de çok önemli olduğu için üç kültürü de aynı anda yaşamaya çalışıyorum.

Zeki GENÇ: Münih sizin için ne anlam ifade ediyor ?

Tunay ÖNDER: Münih şehrini iyi biliyorum, burada farklı farklı ortamlardan çok insan tanıyorum. Türkiye’den göç ederek buraya gelen  çok fazla işçi çocuğu arkadaşım var. O nedenle Münihliyim diyebilirim. Kendimi Türkiyeli de hissediyorum. Bunu ayırmaya da gerek yok diye düşünüyorum. Bazen Türkiye’yi mi daha çok seviyorsun yoksa Almanya’yı mı diye soruyorlar. Bu soruyu genelde sadece bir yerde yaşamış insanlar soruyor. Bizim gibi iki dünyaya ait olan insanlar bu soruyu sormazlar. Çünkü onlar sırf burası ya da sırf orası diye bir şey olmadığını biliyorlar.

Zeki GENÇ: Eğitiminiz hakkında biraz bilgi verebilir misiniz ?

Tunay ÖNDER:  Gymnasium eğitimimin ardından Heidelberg ve İstanbul Boğaziçi Üniversitesi’nde Sosyoloji, Etnoloji ve Politika okudum.

Zeki GENÇ: Sizinle Gleis (Peron) 11 projesinde tanıştık. Bu projenin bizler için önemi nedir ?

Tunay ÖNDER: Gleis 11 Benim tarihimin çok önemli bir parçası. 1960’lı yıllarda tüm göçmenler olduğu gibi benim ailem de ilk olarak oraya gelmiş. O ilk anı orada yaşamışlar. Binlerce insan ilk olarak peronun altındaki sığınağa yönlendirilmişler. Almanya’ya, güzel bir ülkeye geliyoruz diye çok bakımlı, çok şık gelenler olmuş ancak hiç beklemedikleri bir yerle karşılaşmışlar. O sığınağa indirildiklerinde azıcık şoka uğramışlar. Peron 11’de farklı farklı hikayeler yaşanmış. Bu da bence çok önemli ama çok az anlatılan bir şey.

Zeki GENÇ: Yeni Hauptbahnof projesinde bundan böyle Peron 11 diye bir yer kalmayacak. Peron 11 tamamı ile bizim hafızamızdan silinecek. Bu tarihi saklamak için ne yapabiliriz ?

Tunay ÖNDER: Bu hikayeleri toplamak, bir araya getirmek, arşivini düzenlemek çok büyük önem arz ediyor. Bunları daha sonra gerek sergilerle gerek tiyatro ile gerek kitap ile topluma yeniden sunmak gerekiyor.

Zeki GENÇ: Biraz da bloğunuzdan bahsedebilir misiniz ?

Tunay ÖNDER: Migranten Stadl bloğumuz içinde bazı makale ve resimler bulunuyor. Geçtiğimiz ay blogla ilgili de bir kitap çıkardık. Toplumla ilgili, göçmenlerle ilgili akademik yönden konuları ele alıyoruz. Bazen sanatsal yönden girişimlerde bulunuyoruz. İlla bir şeyi çok güzel anlatalım gibi bir kaygımız da yok. Komik bulduğumuz, bize güzel gelen şeyleri yayınlamak istiyoruz.

Zeki GENÇ: Biraz da halının üzerine sergilediğiniz çalışma hakkında bilgi verebilir misiniz ?

Tunay ÖNDER:  Blog’ta yazdıklarımı, düşündüklerimi, burada bir araya getirip göçmenleri hatırlatan halının üzerine sergiledim. Sanat okumuş biri olmadığım için  aklıma nasıl estiyse hoşuma gittiği gibi bir araya getirdim.

Zeki GENÇ: Halının üzerinde Almanya Başbakanı Angela Merkel’in siyah peçe içerisinde bir fotoğrafını görüyorum. Bunun anlamı nedir ?

Tunay ÖNDER: Bir Alman televizyon programında Almanya’nın gidişatı hakkında konuşulmuş ve İslamcılar Avrupa ile Almanya’yı avucunun içerisine alacaklar diye konuşmuşlardı. Bu da benim çok komiğime gidiyor. “İslamcılar gelip devleti elimizden alacaklar” diye öyle bir korkutuluyoruz ki aslında hiç alakası yok. O nedenle o fotoğrafı asmak istedim. Bence hiç korkunç değil. Hatta bana bu fotoğraf çok komik geldi.

Zeki GENÇ: Halının üzerinde Türklerin Almanca ile ilgili söylediği ilginç kelimeler de var. Bunların anlamı nedir ?

Tunay ÖNDER: Evet. Göçmen işçilerin konuşmalarından da birkaç örnek koydum halıya. Gastavuz, bressi ,  semil, frischtik, enşöligensi, gekommin, nix sürük gibi kelimeler bunlardan bazıları. Biz onların çocukları olarak bu sonradan yaratılan şiveyi güzel buluyoruz. Aslında burada bir kültür yaratmışlar.  Bu sadece Türklere mahsus bir şey de değil. İtalyanların, Arapların, Vietnamlıların yani buraya sonradan gelen toplumların da kendi aralarında  kendi şiveleri oluşmuş. Bu benim çok hoşuma gidiyor. Büyük bir zenginlik olarak görüyorum.

Zeki GENÇ: Serginizde Türkenstrasse de yer alıyor. Bu nerden geliyor ?

Tunay ÖNDER: Bu ismin 1960’lı yıllarda Almanya’ya gelen işçilerle hiçbir alakası yok. 1812 yıllarında Almanya’da harp dolayısıyla Türkler tutuklanmış ve onları işçi olarak kullanmışlar. Tutuklu Türk işçilerden bir kanal yapmaları istenmiş. O nedenle şehrin tam ortasında Türkenstrasse diye bir cadde oluşmuş. Ancak şöyle de bir şey var Türkenstrasse de çok fazla Türk yaşamıyor.

Zeki GENÇ: Emel Sayın’ın fotoğrafını görüyorum. Bunu neden astınız ?

Tunay ÖNDER: Yaz aylarında Türkiye’ye tatile gittiğimizde bizim arabada hep Emel Sayın ve ya Bülent Ersoy’un kasetleri  dinlenirdi. Sanıyorum ki çoğu gurbetçi için de aynı şey geçerli. Almanya’da oluşan o kültürün önemli bir parçası olarak buraya asmak istedim. Görenler  “Evet ya biz Emel Sayın ile büyüdük” diyorlar ve seviniyorlar. Benim amacım da buydu. Tüm fotoğraflar Almanya’nın bir parçasını gösteriyor.  Belki bir Almana bu sergi çok şey ifade etmeyebilir ama bir gurbetçiye çok şey ifade ediyor diye düşünüyorum.

Zeki GENÇ
munihinsesi.com / özel

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.