GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BASIN CİNAYETLERİ: ÖZGÜRLÜĞE KURŞUN

Kitap 12.08.2022 - 08:15, Güncelleme: 12.08.2022 - 09:46 3730+ kez okundu.
 

GEÇMİŞTEN GÜNÜMÜZE BASIN CİNAYETLERİ: ÖZGÜRLÜĞE KURŞUN

Hıfzı Topuz'un kaleme aldığı, 1890’ların sonunda gazeteciler Hasan Fehmi (Serbesti Gazetesi), Ahmet Samim (Sada-yı Millet Gazetesi) ve Zeki Bey’in (Şehrat Gazetesi) öldürülmelerini ve İttihat Terakki’nin basına uyguladığı sansürü ortaya sererek sonrasında yaşananları konu alan romanı Özgürlüğe Kurşun'u Deniz Gezginci yazdı.
Hasan Fehmi Bey (1909) - Ahmet Samim (1910) - Zeki Bey (1911) - Şair Hüseyin Kami (1912) - Silahçı Tahsin (1914) - Hasan Tahsin 1919 - Sosyalist Hilmi (1922) - Ali Kemal (1922) - Hikmet Şevket (1930) - Sabahattin Ali (1948) - Ahmet Yavuz (1974) - Ali İhsan Özgür (1978) - Cengiz Polatkan (1978) - Abdi İpekçi (1979) - İlhan Darendelioğlu (1979) - İsmail Gerçeksöz (1980) - Ümit Kaftancıoğlu (1980) - Muzaffer Fevzioğlu (1980) - Recai Ünal (1980) - Mevlüt Işıt (1988) - Seracettin Müftüoğlu 1989 - Sami Başaran (1989) - Kamil Başaran (1989) - Çetin Emeç (1990) - Turan Dursun (1990) - Gündüz Etil (1991) - Mehmet Sait Erten (1992) - Halit Güngen (1992) - Cengiz Altun (1992) - İzzet Kezer (1992) - Bülent Ülkü (1992) - Mecit Akgün (1992) - Hafız Akdemir (1992) - Çetin Ababay (1992) - Yahya Orhan (1992) - Hüseyin Deniz (1992) - Musa Anter (1992) - Yaşar Aktay (1992) - Hatip Kapçak (1992) - Namık Tarancı (1992) - Uğur Mumcu (1993) - Kemal Kılıç (1993) - Mehmet İhsan (1993) - Ercan Güre (1993) - İhsan Uygur (1993) - Rıza Güneşer (1993) - Ferhat Tepe (1993) - Muzaffer Akkuş (1993) - Nazım Babaoğlu (1994) -Erol Akgün (1994) - Seyfettin Tepe (1995) - Metin Göktepe (1995) - Kutlu Adalı (1996) - Selahattin Turgay Daloğlu (1996) - Reşat Aydın (1997) - Ayşe Sağlam Derince (1997) - Abdullah Doğan (1997) - Ünal Mesutoğlu (1997) - Mehmet Topaloğlu (1998) - Ahmet Taner Kışlalı (1999) - Hrant Dink (2007) Eminim yukarıdaki listeyi okurken aranızda yorulanlar oldu. Bir kısmınız ya merakından listeyi sonuna kadar okudu ya da listenin yarısında okumaktan vazgeçti. Okurken bile zorlandığınız bu liste halkın doğru haber alması için gerçekleri yazmaktan çekinmeyen, mücadelesini siz bu satırları daha özgür bir ortamda okuyun diye veren, yorulmayan, yılmayan, korkmayan 1909 – 2007 yılları arasında- 98 yılda- işlenen 61 gazeteci-yazar cinayetinin listesi. Bu yazımda sizlerle İkinci Meşrutiyet'ten sonra faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş gazetecilerin yaşam öykülerinden kurgulanmış bir belgesel romandan, Hıfzı Topuz’un kaleme aldığı “Özgürlüğe Kurşun” adlı kitabından bahsedeceğim.  Roman, 1890’ların sonunda gazeteciler Hasan Fehmi (Serbesti Gazetesi), Ahmet Samim (Sada-yı Millet Gazetesi) ve Zeki Bey’in (Şehrat Gazetesi) öldürülmelerini ve İttihat Terakki’nin basına uyguladığı sansürü ortaya sererek sonrasında yaşananları konu alıyor.   Yazar Hıfzı Topuz kitaba: “Bu kitabı basın, düşünce ve anlatım özgürlüğünün bedelini yaşamlarıyla ödemiş 61 gazeteciye ve özellikle Sabahattin Ali’ye, sevgili dostum Abdi İpekçi’ye Uğur Mumcu’ya, Ahmet Taner Kışlalı’ya ithaf ediyorum” satırlarıyla başlıyor. Kitapta değindiği konuların başında; zat-ı şahane olarak bahsedilen ve günümüzde yeniden popüler olan, adına kitaplar yazılan 2. Abdülhamid’in, baskılara dayanamayarak 24 Temmuz 1908’de Meşrutiyet’i ilan etmesi ve Meşrutiyetle  değişen neydi sorusuna cevap araması geliyor.  Devamında değindiği konu ve olaylar ise ; iİktidarı ellerine geçirmiş olanların hiçbir köklü reformlarının olmaması,halkın kısa zamanda büyük bir düş kırıklığına uğraması ile birlikte adam kayırmalar, baskılar, yolsuzlukların alıp başını yürümesi, gazetelerin kapatılması, gazetecilerin susturulmaya çalışılması gibi özgürlüğe atılan kurşunları ayrıntılı olarak anlatıyor.  O gün Tanin ve Marko Paşa’nın başına gelenleri bugün Odatv yaşıyor… Mesela o zamanın birçok kez kapatılan Tanin gazetesinin her defasında adını değiştirerek yayınını sürdürmeye çalışması… Tanin kapanınca yerine Cenin çıktı, Cenin kapatılınca yerini Renin aldı, o da kapatılınca ismi Senin oldu. Aynı Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz ‘un çıkardığı Marko Paşa’nın serüveni gibi.  1946 yılında yayın hayatına başlayan Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı dergisi Marko Paşa’nın ismi Merhumpaşa, Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, Hür Marko Paşa, Bizim Paşa, Ali Baba ve Kırk Haramiler adları altında yeniden çıkarılmış ve Dergi "Toplatılmadığı zamanlar çıkar" veya "Yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar" gibi ibarelerle yayınlanmıştı. İktidardaki güçler kendilerine karşı gelenleri türlü yollarla susturmaya ya da yok etmeye çalıştılar. Bu yüzlerce yıldır hep böyle oldu. Bulunduğumuz coğrafyada tüm devirlerde sistemin aynı şekilde işlediğini gösteriyor. Günümüzde de durum değişik mi?  Şu an bu satırları farklı bir domain (alan adı) altında okumak zorunda kaldığınız Odatv’nin durumu farklı mı? Tanin ve Marko Paşa gibi Odatv de günümüzde doğru habercilik yapmaya çalıştığı için susturulmaya çalışılmıyor mu? Yayınlarını farklı isimler altında- Odatv2, Odatv3, Odatv4 - okuyucusuyla buluşturmak için yoğun bir uğraş vermiyor mu? Dönelim kitabımızın geçtiği o yıllara… Devrimler kurban isterdi. Meşrutiyet’in getirdiği bayram havası çabuk dağılmış ve ortalığı bunaltıcı bir karamsarlık kaplamıştı. Herkes kuşku içindeydi. İttihatçıların ülkeyi ne tür bir maceraya sürüklediğini görenler istibdat döneminin özlemini çekmiyordu ama ittihatçıların yönetiminden de memnun değildi. Bu havadan en çok etkilenenlerden biri de son iki-üç yıldır yıldızı parlayan genç gazeteci Ahmet Samim’di. Gerici güçlerin dünyanın özgürlüğe ve barışa doğru gidişini durduramayacaklarını, belki bir süre geciktireceklerine inanan Ahmet Samim bir tartışmada arkadaşı Refik Bey’e haykırdı: “Ben susacağım, sen susacaksın, hepimiz susacağız, meydan bu itlere kalacak. Biz hürriyeti onlar için mi ilan ettik? Bizim leşimizi yere sereceklermiş, sersinler bakalım. Biz belki göremeyiz ama bu millet de onların leşini yere serecek. Buna adım gibi eminim” Peki bu cümleleri söyleyen gazeteci Ahmet Samim’e ne oldu. Maalesef eli kanlı güçler onu da öldürdü. Ahmet Samim’i de Zeki Bey’i de öldürtenler hep aynıydı: “İttihatçıların kara çetesi” İttihatçılar o günlerde, hoşlanmadıklarını çete savaşına göndererek onlardan kurtuluyorlardı. Ya katillerin kimliği? O devlet sırrıydı. Her zaman olduğu gibi o zamanki cinayetlerde de derin devletin üzerine gidilemedi. Aynı günümüzde Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink cinayetlerinin üzerine gidilemediği gibi… 1923 doğumlu olan, Türk basınının duayeni ve Cumhuriyetin ilk döneminin en büyük tanıklarından olan Gazeteci – Yazar Hıfzı Topuz’un basın cinayetlerinin yanı sıra Mustafa Kemal’e düzenlenen İzmir Suikastını de ele aldığı muhteşem kitabı “Özgürlüğe Kurşun” u bugüne kadar okumadıysanız büyük bir utanç ve ibret belgesi olarak okuyabilir, o günden bugüne bu coğrafyada düşünce özgürlüğünden yana hiçbir şeyin değişmediğine bir kez daha şahit olabilirsiniz. Deniz Gezginci  
Hıfzı Topuz'un kaleme aldığı, 1890’ların sonunda gazeteciler Hasan Fehmi (Serbesti Gazetesi), Ahmet Samim (Sada-yı Millet Gazetesi) ve Zeki Bey’in (Şehrat Gazetesi) öldürülmelerini ve İttihat Terakki’nin basına uyguladığı sansürü ortaya sererek sonrasında yaşananları konu alan romanı Özgürlüğe Kurşun'u Deniz Gezginci yazdı.

Hasan Fehmi Bey (1909) - Ahmet Samim (1910) - Zeki Bey (1911) - Şair Hüseyin Kami (1912) - Silahçı Tahsin (1914) - Hasan Tahsin 1919 - Sosyalist Hilmi (1922) - Ali Kemal (1922) - Hikmet Şevket (1930) - Sabahattin Ali (1948) - Ahmet Yavuz (1974) - Ali İhsan Özgür (1978) - Cengiz Polatkan (1978) - Abdi İpekçi (1979) - İlhan Darendelioğlu (1979) - İsmail Gerçeksöz (1980) - Ümit Kaftancıoğlu (1980) - Muzaffer Fevzioğlu (1980) - Recai Ünal (1980) - Mevlüt Işıt (1988) - Seracettin Müftüoğlu 1989 - Sami Başaran (1989) - Kamil Başaran (1989) - Çetin Emeç (1990) - Turan Dursun (1990) - Gündüz Etil (1991) - Mehmet Sait Erten (1992) - Halit Güngen (1992) - Cengiz Altun (1992) - İzzet Kezer (1992) - Bülent Ülkü (1992) - Mecit Akgün (1992) - Hafız Akdemir (1992) - Çetin Ababay (1992) - Yahya Orhan (1992) - Hüseyin Deniz (1992) - Musa Anter (1992) - Yaşar Aktay (1992) - Hatip Kapçak (1992) - Namık Tarancı (1992) - Uğur Mumcu (1993) - Kemal Kılıç (1993) - Mehmet İhsan (1993) - Ercan Güre (1993) - İhsan Uygur (1993) - Rıza Güneşer (1993) - Ferhat Tepe (1993) - Muzaffer Akkuş (1993) - Nazım Babaoğlu (1994) -Erol Akgün (1994) - Seyfettin Tepe (1995) - Metin Göktepe (1995) - Kutlu Adalı (1996) - Selahattin Turgay Daloğlu (1996) - Reşat Aydın (1997) - Ayşe Sağlam Derince (1997) - Abdullah Doğan (1997) - Ünal Mesutoğlu (1997) - Mehmet Topaloğlu (1998) - Ahmet Taner Kışlalı (1999) - Hrant Dink (2007)

Eminim yukarıdaki listeyi okurken aranızda yorulanlar oldu. Bir kısmınız ya merakından listeyi sonuna kadar okudu ya da listenin yarısında okumaktan vazgeçti. Okurken bile zorlandığınız bu liste halkın doğru haber alması için gerçekleri yazmaktan çekinmeyen, mücadelesini siz bu satırları daha özgür bir ortamda okuyun diye veren, yorulmayan, yılmayan, korkmayan 1909 – 2007 yılları arasında- 98 yılda- işlenen 61 gazeteci-yazar cinayetinin listesi.

Bu yazımda sizlerle İkinci Meşrutiyet'ten sonra faili meçhul cinayetlere kurban gitmiş gazetecilerin yaşam öykülerinden kurgulanmış bir belgesel romandan, Hıfzı Topuz’un kaleme aldığı “Özgürlüğe Kurşun” adlı kitabından bahsedeceğim. 

Roman, 1890’ların sonunda gazeteciler Hasan Fehmi (Serbesti Gazetesi), Ahmet Samim (Sada-yı Millet Gazetesi) ve Zeki Bey’in (Şehrat Gazetesi) öldürülmelerini ve İttihat Terakki’nin basına uyguladığı sansürü ortaya sererek sonrasında yaşananları konu alıyor.  

Yazar Hıfzı Topuz kitaba: “Bu kitabı basın, düşünce ve anlatım özgürlüğünün bedelini yaşamlarıyla ödemiş 61 gazeteciye ve özellikle Sabahattin Ali’ye, sevgili dostum Abdi İpekçi’ye Uğur Mumcu’ya, Ahmet Taner Kışlalı’ya ithaf ediyorum” satırlarıyla başlıyor.

Kitapta değindiği konuların başında; zat-ı şahane olarak bahsedilen ve günümüzde yeniden popüler olan, adına kitaplar yazılan 2. Abdülhamid’in, baskılara dayanamayarak 24 Temmuz 1908’de Meşrutiyet’i ilan etmesi ve Meşrutiyetle  değişen neydi sorusuna cevap araması geliyor. 
Devamında değindiği konu ve olaylar ise ; iİktidarı ellerine geçirmiş olanların hiçbir köklü reformlarının olmaması,halkın kısa zamanda büyük bir düş kırıklığına uğraması ile birlikte adam kayırmalar, baskılar, yolsuzlukların alıp başını yürümesi, gazetelerin kapatılması, gazetecilerin susturulmaya çalışılması gibi özgürlüğe atılan kurşunları ayrıntılı olarak anlatıyor. 

O gün Tanin ve Marko Paşa’nın başına gelenleri bugün Odatv yaşıyor…

Mesela o zamanın birçok kez kapatılan Tanin gazetesinin her defasında adını değiştirerek yayınını sürdürmeye çalışması… Tanin kapanınca yerine Cenin çıktı, Cenin kapatılınca yerini Renin aldı, o da kapatılınca ismi Senin oldu. Aynı Sabahattin Ali, Aziz Nesin, Rıfat Ilgaz ve Mustafa Mim Uykusuz ‘un çıkardığı Marko Paşa’nın serüveni gibi.  1946 yılında yayın hayatına başlayan Türk basın tarihinin en yüksek tirajlı dergisi Marko Paşa’nın ismi Merhumpaşa, Malumpaşa, Yedi-Sekiz Hasan Paşa, Hür Marko Paşa, Bizim Paşa, Ali Baba ve Kırk Haramiler adları altında yeniden çıkarılmış ve Dergi "Toplatılmadığı zamanlar çıkar" veya "Yazarları hapishanede olmadığı zamanlar çıkar" gibi ibarelerle yayınlanmıştı.

İktidardaki güçler kendilerine karşı gelenleri türlü yollarla susturmaya ya da yok etmeye çalıştılar. Bu yüzlerce yıldır hep böyle oldu. Bulunduğumuz coğrafyada tüm devirlerde sistemin aynı şekilde işlediğini gösteriyor. Günümüzde de durum değişik mi?  Şu an bu satırları farklı bir domain (alan adı) altında okumak zorunda kaldığınız Odatv’nin durumu farklı mı? Tanin ve Marko Paşa gibi Odatv de günümüzde doğru habercilik yapmaya çalıştığı için susturulmaya çalışılmıyor mu? Yayınlarını farklı isimler altında- Odatv2, Odatv3, Odatv4 - okuyucusuyla buluşturmak için yoğun bir uğraş vermiyor mu?

Dönelim kitabımızın geçtiği o yıllara… Devrimler kurban isterdi. Meşrutiyet’in getirdiği bayram havası çabuk dağılmış ve ortalığı bunaltıcı bir karamsarlık kaplamıştı. Herkes kuşku içindeydi. İttihatçıların ülkeyi ne tür bir maceraya sürüklediğini görenler istibdat döneminin özlemini çekmiyordu ama ittihatçıların yönetiminden de memnun değildi. Bu havadan en çok etkilenenlerden biri de son iki-üç yıldır yıldızı parlayan genç gazeteci Ahmet Samim’di. Gerici güçlerin dünyanın özgürlüğe ve barışa doğru gidişini durduramayacaklarını, belki bir süre geciktireceklerine inanan Ahmet Samim bir tartışmada arkadaşı Refik Bey’e haykırdı: “Ben susacağım, sen susacaksın, hepimiz susacağız, meydan bu itlere kalacak. Biz hürriyeti onlar için mi ilan ettik? Bizim leşimizi yere sereceklermiş, sersinler bakalım. Biz belki göremeyiz ama bu millet de onların leşini yere serecek. Buna adım gibi eminim”

Peki bu cümleleri söyleyen gazeteci Ahmet Samim’e ne oldu. Maalesef eli kanlı güçler onu da öldürdü. Ahmet Samim’i de Zeki Bey’i de öldürtenler hep aynıydı: “İttihatçıların kara çetesi” İttihatçılar o günlerde, hoşlanmadıklarını çete savaşına göndererek onlardan kurtuluyorlardı. Ya katillerin kimliği? O devlet sırrıydı. Her zaman olduğu gibi o zamanki cinayetlerde de derin devletin üzerine gidilemedi.

Aynı günümüzde Abdi İpekçi, Uğur Mumcu, Ahmet Taner Kışlalı, Hrant Dink cinayetlerinin üzerine gidilemediği gibi…

1923 doğumlu olan, Türk basınının duayeni ve Cumhuriyetin ilk döneminin en büyük tanıklarından olan Gazeteci – Yazar Hıfzı Topuz’un basın cinayetlerinin yanı sıra Mustafa Kemal’e düzenlenen İzmir Suikastını de ele aldığı muhteşem kitabı “Özgürlüğe Kurşun” u bugüne kadar okumadıysanız büyük bir utanç ve ibret belgesi olarak okuyabilir, o günden bugüne bu coğrafyada düşünce özgürlüğünden yana hiçbir şeyin değişmediğine bir kez daha şahit olabilirsiniz.

Deniz Gezginci
 

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.