T U Z A K

16.06.2015 - 07:59, Güncelleme: 01.12.2021 - 20:21 2444+ kez okundu.
 

T U Z A K

Münihin Sesi köşe yazarlarından Zekeriye Uçar'ın TUZAK başlıklı yazısına haberin devamından ulaşabilirsiniz.
Dogmatizm doğası gereği, yaşamın her alanına müdahale etme hakkını kendinde gördüğü için, kendisine koşulsuz kabul ve biat kültürü ister. Bu kültür geliştikçe, aynı orantıda laik kültür geriler ve laiklik mücadelesi daha da zorlaşır. O kadar zorlaşır ki; laik kültürün dayanağı olan bilim ve akılı geliştirme yerine, dinin tekrar siyasette tutulduğunun farkına varılamaz.  Son zamanlarda iki hastalıklı durum var: 1-Bu zamana kadar alenen dini siyasete sokanların, dine yakıştırılamayacak işleri, yapmış olmaları sonucu, dini siyasette tutma rollerinin değiştiği görülüyor. Hatta bu rolün, maalesef laiklik savunucusu diye inandığımız çevrelerce, bilerek-bilmeyerek üstlenildiği de görülüyor. 2-Türkiye siyaseti ve özellikle aydın kesim, topluma akla dayalı laik bir sistem yaratabilme talebi veremediği için, içinde bulunduğumuz krizden çıkamıyoruz.  Türkiye Cumhuriyetinin varoluş ilkeleri özümsenerek, ileriye nasıl taşınacağı sorunu yaşandığı için; ancak bu ilkeleri sadece savunabilmiş olmakla kurtuluşun gelemeyeceği görülemiyor. Bu ilkeler savunulurken bile tabuya dönüştürme tehlikesi oluşuyor. Biat kültürünün argümanı olan koşulsuz kabul, bu defa laik taraftan gelmeye başlıyor. Halbuki laik düşünceyi savunanların, karşı görüşe "fikir dayatması" hiç gerekmez. Aklını kullanması yeterlidir. 7 Haziran seçimlerine gelene kadar topluma infial yaratan dönüşümler şırınga edildi. Zaman zaman bu yozlaşma döneminde zorlanmalar olduğunda „Can Simit“ leri devreye girdi. Özellikle eğitimdeki sistem değişikliği, deneme-sorgulama yerine hiç düşünmeden koşulsuz boyun egen ve hatta bilhassa kız çocuklarının eğitimini sadece okur yazar düzeyinde (ilk 4 yıllık temel program) verdikten sonra okula göndermemenin yolunu açan sistemi çıkarmada zorlanan AKP´nin imdadına yine „Can simit“ leri yetişmişti. Daha secimden iki gün önce Anayasa Mahkemesi`nin „Kuma“ sisteminin önünü açmasını hatırlayalım. Toplum artık gerici dönüşümlere hiç tepki ver(e)mez hale geldi. AKP henüz iktidarda. Ve AKP iktidarını (DIKKAT!) muhalefette olmamak üzerine kurdu ve ona göre dizayn oldu. İktidardan uzaklaştırıldığında neler olabileceğini kestirmek zor. Ne pahasına olursa olsun iktidarı terk etmemeye uğraşacak. Bir can simidi arıyor. Bulamazsa da iktidarı bir başka oluşuma terk etmeyecek. (Umarım yanılırım) Türkiye 7 Haziran`da biat kültürünü yerleştirenlere karşı bir çıkış yolu aradığını göstermiştir. Bu yolu kullanabilecek miyiz? Yoksa Tuzağa düşüp kaldığımız yerden devam mı? Zekeriye UÇARzekeriyeucar@hotmail.de
Münihin Sesi köşe yazarlarından Zekeriye Uçar'ın TUZAK başlıklı yazısına haberin devamından ulaşabilirsiniz.

Dogmatizm doğası gereği, yaşamın her alanına müdahale etme hakkını kendinde gördüğü için, kendisine koşulsuz kabul ve biat kültürü ister.

Bu kültür geliştikçe, aynı orantıda laik kültür geriler ve laiklik mücadelesi daha da zorlaşır. O kadar zorlaşır ki; laik kültürün dayanağı olan bilim ve akılı geliştirme yerine, dinin tekrar siyasette tutulduğunun farkına varılamaz. 

Son zamanlarda iki hastalıklı durum var:

1-Bu zamana kadar alenen dini siyasete sokanların, dine yakıştırılamayacak işleri, yapmış olmaları sonucu, dini siyasette tutma rollerinin değiştiği görülüyor. Hatta bu rolün, maalesef laiklik savunucusu diye inandığımız çevrelerce, bilerek-bilmeyerek üstlenildiği de görülüyor.

2-Türkiye siyaseti ve özellikle aydın kesim, topluma akla dayalı laik bir sistem yaratabilme talebi veremediği için, içinde bulunduğumuz krizden çıkamıyoruz. 
Türkiye Cumhuriyetinin varoluş ilkeleri özümsenerek, ileriye nasıl taşınacağı sorunu yaşandığı için; ancak bu ilkeleri sadece savunabilmiş olmakla kurtuluşun gelemeyeceği görülemiyor. Bu ilkeler savunulurken bile tabuya dönüştürme tehlikesi oluşuyor. Biat kültürünün argümanı olan koşulsuz kabul, bu defa laik taraftan gelmeye başlıyor. Halbuki laik düşünceyi savunanların, karşı görüşe "fikir dayatması" hiç gerekmez. Aklını kullanması yeterlidir.

7 Haziran seçimlerine gelene kadar topluma infial yaratan dönüşümler şırınga edildi. Zaman zaman bu yozlaşma döneminde zorlanmalar olduğunda „Can Simit“ leri devreye girdi. Özellikle eğitimdeki sistem değişikliği, deneme-sorgulama yerine hiç düşünmeden koşulsuz boyun egen ve hatta bilhassa kız çocuklarının eğitimini sadece okur yazar düzeyinde (ilk 4 yıllık temel program) verdikten sonra okula göndermemenin yolunu açan sistemi çıkarmada zorlanan AKP´nin imdadına yine „Can simit“ leri yetişmişti. Daha secimden iki gün önce Anayasa Mahkemesi`nin „Kuma“ sisteminin önünü açmasını hatırlayalım. Toplum artık gerici dönüşümlere hiç tepki ver(e)mez hale geldi.

AKP henüz iktidarda. Ve AKP iktidarını (DIKKAT!) muhalefette olmamak üzerine kurdu ve ona göre dizayn oldu. İktidardan uzaklaştırıldığında neler olabileceğini kestirmek zor. Ne pahasına olursa olsun iktidarı terk etmemeye uğraşacak. Bir can simidi arıyor. Bulamazsa da iktidarı bir başka oluşuma terk etmeyecek. (Umarım yanılırım)

Türkiye 7 Haziran`da biat kültürünü yerleştirenlere karşı bir çıkış yolu aradığını göstermiştir. Bu yolu kullanabilecek miyiz? Yoksa Tuzağa düşüp kaldığımız yerden devam mı?

Zekeriye UÇAR
zekeriyeucar@hotmail.de

Habere ifade bırak !
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.