ALMANYA’NIN EN BÜYÜK IRKÇI SALDIRILARINDAN OEZ’DE HAYATINI KAYBEDENLERİN AİLELERİ HAYKIRIYOR: DUYUN BİZİ

Röportajlar 25.06.2025 - 15:48, Güncelleme: 25.06.2025 - 20:00 1171 kez okundu.
 

ALMANYA’NIN EN BÜYÜK IRKÇI SALDIRILARINDAN OEZ’DE HAYATINI KAYBEDENLERİN AİLELERİ HAYKIRIYOR: DUYUN BİZİ

Gazeteci Deniz Gezginci'nin, Olympia Einkauf Zentrum saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri ile yaptığı röportaj
Sizin hiç evladınız öldü mü? Ya da şöyle sorayım, sizin hiç evladınız öldürüldü mü? Sizin hiç kafanıza silah dayandı mı? Ya da şöyle sorayım kafanıza dayanan silahın tetiğine iki kez basıldı mı?   İtiraf etmeliyim ki bu röportaj dizisi, yaklaşık 30 yıllık gazetecilik hayatımda yaptığım en zorlu röportajlardandı. Hatta bir evladı bulunan kameraman arkadaşım çekim sırasında göz yaşlarını tutamadı, ağladı. Peki neydi bizi bu kadar duygulandıran haber? Hatırlayacağınız gibi 22 Temmuz 2016 tarihinde, Almanya'nın Münih şehrinin en büyük alışveriş merkezi Olympia-Einkaufszentrum'da saat 18.00 civarında bir silahlı saldırı meydana gelmişti. Saldırı alışveriş merkezinin yanındaki McDonald's'ta, 18 yaşındaki bir saldırganın silahını ateşlemesiyle başladı ve dördü Türk olmak üzere toplam 9 genç hayatının baharında, hayatını kaybetti. Bu olay haberlere ölenlerin sadece uyrukları ile yansıdı ama o ölenlerin her birinin isimleri, aileleri ve en önemlisi daha önlerinde yaşayacakları çok güzel bir hayatları, umutları, hayalleri vardı.   Armela, Can, Dijamant, Guiliano, Hüseyin, Roberto, Sabine, Selçuk, Sevda…  Irkçı terörün kurbanları. Yetkililer olayı psikolojik tedavi gören ve cinnet geçiren 18 yaşında İran asıllı Alman vatandaşı Ali Sonboly adındaki bir gencin anlık bir krizi olarak görse ve olayı bu şekilde kapatmaya çalışsalar da saldırırının mağdurları bu isimlerin sistematik seçildiğine ve olayın bir terör olayı olduğunu düşünüyorlar. Hatta buna eminler. Üç yıl üç ay boyunca mücadelelerini bu yönde verdiler ve böylelikle olayın bir terör olayı olduğu kabul edildi. Geçtiğimiz günlerde Muenchen OEZ Erinnern Derneği tarafından aşırı sağcı ve ırkçı saldırıda hayatını kaybeden dokuz kişi anısına bir futbol turnuvası düzenlendi. Ben de oradaydım. Orada yaptığım röportajlarda ailelerin acılarına ortak oldum. Acılı aileler bu olayın ardından yalnız bırakılmaktan yakındılar ve içimi acıtan şu cümleyi kurdular; “Deniz Bey aradan dokuz yıl geçti. İlk defa bizimle ilgilenen, yanımızda olan bir Türk gazeteci oldu” dediler. Bu kelimeleri onlar söylediler, benim boğazım düğümlendi. Ve bu olayı neden bu kadar az gündeme getirdim diye kendime kızdım. Röportajda Selçuk’un annesi haykırdı… “Münih’i uyandırmak istiyoruz, uyansın artık insanlar. Uyansınlar artık. Münih’te terör var. Benim iki çocuğum daha var ben onlar için savaşmak istiyorum. Bütün gençler için savaşmak istiyorum çünkü Münih’te terör diye bir şey, sağcılık diye bir şey var. Uyansınlar artık yoksa daha kötü şeyler olacak” dedi. Selçuk’un babası: Türk toplumundan yardım istiyoruz. Arkamızda durmasını istiyoruz. Çünkü bugün bana, yarın ona olduğu zaman o ağlayacak ben de onun ağladığına ağlayacağım. Yardımı da yanlış anlamayın maddi yardım değil. Sadece arkamızda dursunlar. Hikayemizi dinlesinler, yaşadıklarımızı duysunlar.   Diye feryat etti aileler. Ailelerin tek isteği 22 Temmuz tarihinde OEZ’in önünde yapılacak olan anma töreninde onların yanlarında olmamız. Önce insanım, sonra gazeteci. Ben o gün çok büyük bir aksilik olmazsa önce insan olarak daha sonra gazeteci olarak geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine orada olacağım ve bu olayın peşini bırakmayacağım. Siz de orada olun ve bu acılı aileleri yalnız bırakmayın. Ve gelin bugüne kadar yalnız bıraktığımız bu ailelere bundan sonra hep birlikte sahip çıkalım. Şimdi lütfen hayatınızdan 8-9 dakikayı ayırın ve bu önemli röportajı sonuna kadar izleyin.   Sibel Leyla ve Hasan Leyla. Olayda hayatını kaybeden 14 yaşındaki Can Leyla’nın anne ve babası… Sibel Leyla: 22 Temmuz 2016 tarihinde Münih Olympia Alışveriş Merkezi’nde sağcı terör eyleminde kaybettiğimiz oğlumuz için buradayız. Hasan Leyla: 22 Temmuz’u hatırlatmak adına bu turnuvayı düzenliyoruz. Bizim çocuklarımızın hepsi zaten futbolcuydu. Can, Selçuk, Guliano, Roberto. Onların sevdiği bir hobisini niye burada bir etkinlik olarak yapmayalım dedik. Olayda hayatını kaybeden Can ile Selçuk’un oynadığı eski takımlarını turnuvaya davet ettik. Onlar da davetimizi kırmayıp geldiler. Deniz Gezginci: Acınız dinmiyor çok iyi anlıyorum. Bu olayı hatırlatmaya da devam edeceksiniz biliyorum. Biraz da ilgi bekliyorsunuz anladığım kadarıyla. Sibel Leyla: Evet çünkü bu terör olayını Münih Belediyesi, yetkili kurumlar ve medya üç yıl üç ay boyunca halkın beynine cinnet olayı olarak empoze etmeye çalışıyorlar. Bizim mücadelemiz böyle başladı. Biz bu olayın sağcı terör eylemi olduğundan eminiz.  Aslında olay baştan beri tüm açıklığıyla belliydi ve bu olay sağcı bir terör eylemiydi.  Cinnet algısını üç yıl üç ay bu şekilde oluşturmayı başardılar ama bu saldırının böyle olmadığı ortadaydı. Biz olan olayları unutmamak, unutturmamak için, bu olayın gerçekliği aydınlığa çıksın diye mücadelemizi devam ediyoruz. Süleyman Dayıcık... Olayda hayatını kaybeden 17 yaşındaki Hüseyin Dayıcık’ın babası Deniz Gezginci: Bugün OEZ saldırısını hatırlatmak için buradasınız, ırkçı saldırılara karşı buradasınız. Bugünle ilgili neler söyleyeceksiniz? Hüseyin Dayıcık: Bugün burada bu turnuvanın düzenlenmesi benim için çok güzel bir şey oldu.  Çünkü benim çocuklarımda Harthof takımında oynuyordu. O günleri hatırlattı bana. Çocuğunuz öldüğü zaman elimizden bir şey gelmiyor. Maalesef biz evladımızı kaybettik ve bu acıyla yaşamaya devam ediyoruz. Bu tür saldırılarda başka çocuklar ölmesin diye mümkün olduğu kadar her tarafa koşturmaya çalışıyoruz Sadece halk bu acıyı yaşamasın diye. Nedense hep yabancılar yaşıyor. Olayda henüz 15 yaşında öldürülen Selçuk Kılıç’ın anne babası Deniz Gezginci: Olayın ardından dokuz yıl geçti. Acınız devam ediyor. Bugün de bir anma günü düzenleniyor. Bugünle ilgili neler söyleyeceksiniz? Selçuk’un Annesi: Böyle bir anma gününde Münih’te bu kadar insanın toplanmasına çok seviniyoruz. Böyle bir olay olduktan üç sene üç ay  katilinin cinnet geçirdiği söylendi. Bizim sorumuz şu; “Üç sene üç ay sonra bir anda ne değişti de bu olay terör  olayına dönüştü” Bunu çok merak ediyoruz. Bu insanlar, politikacılar artık karşımıza geçip gözlerimizin içine bir baksınlar ve bize gerçeği anlatsınlar. Bu üç sene üç ayda bizden ne sakladılar. O gece sabaha kadar bizi çocuğumuz ile ilgili bilgilendirmediler. Sabah 04 – 04.30’a kadar sokaklarda çocuğumuzu aradık. Münih’i uyandırmak istiyoruz, uyansın artık insanlar. Olayla cinnet geçiren bir katil olduğu için kimse ilgilenmedi. Çocuğumuzu kaybettikten sonra herhâlde en çok ikinci kez yara açtı yüreğimize. Uyansınlar artık. Münih’te terör var. Benim iki çocuğum daha var ben onlar için savaşmak istiyorum. Bütün gençler için savaşmak istiyorum çünkü Münih’te terör diye bir şey, sağcılık diye bir şey var. Uyansınlar artık yoksa daha kötü şeyler olacak. Engin Kılıç (Selçuk’un babası): 2016 yılında Almanya’da terör saldırısında çocuğumuzu kaybettik. Bizim toplumdan istediğimiz şey bizim yerimize düşmesinler. Mikrofonun kameranın karşısına geçip sağdan soldan hiç tanımadıkları insanlardan yardım isteyecekleri duruma gelmesinler. Bizim tek istediğimiz o. Öyle bir şeyler çevirdiler ki üç sene üç ay boyunca yok cinnet geçirme olayları yok çocuk hastaydı yok şöyleydi yok böyleydi insanların kafasına, beynine bunu kazıdılar. Şu anda biz insanlara ne dersek diyelim bize acıdıkları için tamam tamam diyorlar. İnsanlar bile yeri geliyor terör saldırısı olduğunu kabul etmiyor. Biz bunun gerçekten terör saldırısı olduğunu insanlara anlatıp, dikkat etmelerini istiyoruz. Ve bizim Türk toplumundan yardım istiyoruz. Arkamızda durmasını istiyoruz. Çünkü bugün bana yarın ona olduğu zaman o ağlayacak ben de onun ağladığına ağlayacağım. Çünkü bizim içimizde öyle bir yara açıldı ki hani böyle bir yara kabuğu vardır ya iyileşmez böyle bir hastalık vardır. O kabuk çıktıkça kanamaya başlıyor. Kesinlikle biz başka birisinin böyle bir acı çekmesini istemiyoruz. Bizim savaşımız bu yüzden. Benim Allahtan istediğim tek bir şey var. Siz ve sizin gibi gazeteciler elinize mikrofonu alpta bir aile ile daha röportaj yapmak zorunda kalmayın. Bizim savaşımız bu. Yani kimse artık bizim çocuğumuzu kimse geri getiremez. Bu olay artık bizlik bir olay değil. Toplumun üzerine kambur olmuş bir olay. Sizin aracılığınızla da sadece kendi vatandaşlarımızdan da demek istemiyorum. İnsanlardan yardım bekliyoruz. Yardımı da yanlış anlamayın maddi yardım değil. Sadece arkamızda dursunlar. Hikayemizi dinlesinler, yaşadıklarımızı duysunlar.   Hüseyin Özdemir (Olayı canlı yaşayan tanık) Hüseyin Özdemir: 20 senedir hakemlik yapıyorum. Bugün de bu turnuva için buraya geldim. Bugün benim için de anlamlı bir gün çünkü bu olayın içinde ben de vardım. O gün Olympia Alışveriş Merkezi’ndeydim ve ölen kişileri canlı olarak gördüm. Bugün hüzünlü bir gün ama dayanışma günü. Bugünlerde beraber olmak her zaman iyidir. Hüseyin Bayri (Saldırıda başına silah dayanan tanık) Hüseyin Bayri: 1986 doğumluyum 38 yaşındayım. Üç çocuk babasıyım. Moosach’ta doğdum orada yaşıyorum. O gün saldırıda oradaydım ve Guliano benim yanımda vefat etti. Ona ilk yardım yaparken saldırgan yanıma geldi. Silahı kafama dayadı. Silahı kafamda görünce kelime-i şahadet getirdim. İki sefer tetiğe bastığını duydum. O sırada bayılmışım. Daha sonra beni polis uyandırdı. Meğer teröristin mermisi bitmiş. Doldurmadan içeriye koştu orada doldurdu ve insanları öldürmeye devam etti. Deniz Gezginci: O günden sonra hayatında neler değişti? Hüseyin Bayri: O günden sonra insanların arasına giremiyorum. O korku kaldı bende. Ufak bir ses olsun, fazla bir gürültü olsun korkuyorum. Bir de bende o günle ilgili travma kaldı. O günü hep yaşıyorum. Geceleri sakin koltukta uzanırsam bütün senaryo yine gözümün önüne geliyor.  Olayın ardından dokuz sene geçti ama olay benim için sanki dün olmuş gibi. Hala daha psikolojik tedavi görüyorum. Haftada bir psikoloğa gidiyorum. Kolay bir gün değildi. Daha atlatamadım ama atlatmaya çalışıyorum.
Gazeteci Deniz Gezginci'nin, Olympia Einkauf Zentrum saldırısında hayatını kaybedenlerin aileleri ile yaptığı röportaj

Sizin hiç evladınız öldü mü?

Ya da şöyle sorayım, sizin hiç evladınız öldürüldü mü?

Sizin hiç kafanıza silah dayandı mı?

Ya da şöyle sorayım kafanıza dayanan silahın tetiğine iki kez basıldı mı?

 

İtiraf etmeliyim ki bu röportaj dizisi, yaklaşık 30 yıllık gazetecilik hayatımda yaptığım en zorlu röportajlardandı.

Hatta bir evladı bulunan kameraman arkadaşım çekim sırasında göz yaşlarını tutamadı, ağladı.

Peki neydi bizi bu kadar duygulandıran haber?

Hatırlayacağınız gibi 22 Temmuz 2016 tarihinde, Almanya'nın Münih şehrinin en büyük alışveriş merkezi Olympia-Einkaufszentrum'da saat 18.00 civarında bir silahlı saldırı meydana gelmişti.

Saldırı alışveriş merkezinin yanındaki McDonald's'ta, 18 yaşındaki bir saldırganın silahını ateşlemesiyle başladı ve dördü Türk olmak üzere toplam 9 genç hayatının baharında, hayatını kaybetti.

Bu olay haberlere ölenlerin sadece uyrukları ile yansıdı ama o ölenlerin her birinin isimleri, aileleri ve en önemlisi daha önlerinde yaşayacakları çok güzel bir hayatları, umutları, hayalleri vardı.  

Armela, Can, Dijamant, Guiliano, Hüseyin, Roberto, Sabine, Selçuk, Sevda…  Irkçı terörün kurbanları.

Yetkililer olayı psikolojik tedavi gören ve cinnet geçiren 18 yaşında İran asıllı Alman vatandaşı Ali Sonboly adındaki bir gencin anlık bir krizi olarak görse ve olayı bu şekilde kapatmaya çalışsalar da saldırırının mağdurları bu isimlerin sistematik seçildiğine ve olayın bir terör olayı olduğunu düşünüyorlar. Hatta buna eminler. Üç yıl üç ay boyunca mücadelelerini bu yönde verdiler ve böylelikle olayın bir terör olayı olduğu kabul edildi.

Geçtiğimiz günlerde Muenchen OEZ Erinnern Derneği tarafından aşırı sağcı ve ırkçı saldırıda hayatını kaybeden dokuz kişi anısına bir futbol turnuvası düzenlendi.

Ben de oradaydım. Orada yaptığım röportajlarda ailelerin acılarına ortak oldum.

Acılı aileler bu olayın ardından yalnız bırakılmaktan yakındılar ve içimi acıtan şu cümleyi kurdular; “Deniz Bey aradan dokuz yıl geçti. İlk defa bizimle ilgilenen, yanımızda olan bir Türk gazeteci oldu” dediler.

Bu kelimeleri onlar söylediler, benim boğazım düğümlendi.

Ve bu olayı neden bu kadar az gündeme getirdim diye kendime kızdım.

Röportajda Selçuk’un annesi haykırdı… “Münih’i uyandırmak istiyoruz, uyansın artık insanlar. Uyansınlar artık. Münih’te terör var. Benim iki çocuğum daha var ben onlar için savaşmak istiyorum. Bütün gençler için savaşmak istiyorum çünkü Münih’te terör diye bir şey, sağcılık diye bir şey var. Uyansınlar artık yoksa daha kötü şeyler olacak” dedi.

Selçuk’un babası: Türk toplumundan yardım istiyoruz. Arkamızda durmasını istiyoruz. Çünkü bugün bana, yarın ona olduğu zaman o ağlayacak ben de onun ağladığına ağlayacağım. Yardımı da yanlış anlamayın maddi yardım değil. Sadece arkamızda dursunlar. Hikayemizi dinlesinler, yaşadıklarımızı duysunlar.  

Diye feryat etti aileler.

Ailelerin tek isteği 22 Temmuz tarihinde OEZ’in önünde yapılacak olan anma töreninde onların yanlarında olmamız.

Önce insanım, sonra gazeteci. Ben o gün çok büyük bir aksilik olmazsa önce insan olarak daha sonra gazeteci olarak geçtiğimiz yıl olduğu gibi yine orada olacağım ve bu olayın peşini bırakmayacağım.

Siz de orada olun ve bu acılı aileleri yalnız bırakmayın.

Ve gelin bugüne kadar yalnız bıraktığımız bu ailelere bundan sonra hep birlikte sahip çıkalım.

Şimdi lütfen hayatınızdan 8-9 dakikayı ayırın ve bu önemli röportajı sonuna kadar izleyin.

 

  • Sibel Leyla ve Hasan Leyla. Olayda hayatını kaybeden 14 yaşındaki Can Leyla’nın anne ve babası…

Sibel Leyla: 22 Temmuz 2016 tarihinde Münih Olympia Alışveriş Merkezi’nde sağcı terör eyleminde kaybettiğimiz oğlumuz için buradayız.

Hasan Leyla: 22 Temmuz’u hatırlatmak adına bu turnuvayı düzenliyoruz. Bizim çocuklarımızın hepsi zaten futbolcuydu. Can, Selçuk, Guliano, Roberto. Onların sevdiği bir hobisini niye burada bir etkinlik olarak yapmayalım dedik. Olayda hayatını kaybeden Can ile Selçuk’un oynadığı eski takımlarını turnuvaya davet ettik. Onlar da davetimizi kırmayıp geldiler.

Deniz Gezginci: Acınız dinmiyor çok iyi anlıyorum. Bu olayı hatırlatmaya da devam edeceksiniz biliyorum. Biraz da ilgi bekliyorsunuz anladığım kadarıyla.

Sibel Leyla: Evet çünkü bu terör olayını Münih Belediyesi, yetkili kurumlar ve medya üç yıl üç ay boyunca halkın beynine cinnet olayı olarak empoze etmeye çalışıyorlar. Bizim mücadelemiz böyle başladı. Biz bu olayın sağcı terör eylemi olduğundan eminiz.  Aslında olay baştan beri tüm açıklığıyla belliydi ve bu olay sağcı bir terör eylemiydi.  Cinnet algısını üç yıl üç ay bu şekilde oluşturmayı başardılar ama bu saldırının böyle olmadığı ortadaydı. Biz olan olayları unutmamak, unutturmamak için, bu olayın gerçekliği aydınlığa çıksın diye mücadelemizi devam ediyoruz.

  • Süleyman Dayıcık... Olayda hayatını kaybeden 17 yaşındaki Hüseyin Dayıcık’ın babası

Deniz Gezginci: Bugün OEZ saldırısını hatırlatmak için buradasınız, ırkçı saldırılara karşı buradasınız. Bugünle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Hüseyin Dayıcık: Bugün burada bu turnuvanın düzenlenmesi benim için çok güzel bir şey oldu.  Çünkü benim çocuklarımda Harthof takımında oynuyordu. O günleri hatırlattı bana. Çocuğunuz öldüğü zaman elimizden bir şey gelmiyor. Maalesef biz evladımızı kaybettik ve bu acıyla yaşamaya devam ediyoruz. Bu tür saldırılarda başka çocuklar ölmesin diye mümkün olduğu kadar her tarafa koşturmaya çalışıyoruz Sadece halk bu acıyı yaşamasın diye. Nedense hep yabancılar yaşıyor.

  • Olayda henüz 15 yaşında öldürülen Selçuk Kılıç’ın anne babası

Deniz Gezginci: Olayın ardından dokuz yıl geçti. Acınız devam ediyor. Bugün de bir anma günü düzenleniyor. Bugünle ilgili neler söyleyeceksiniz?

Selçuk’un Annesi: Böyle bir anma gününde Münih’te bu kadar insanın toplanmasına çok seviniyoruz. Böyle bir olay olduktan üç sene üç ay  katilinin cinnet geçirdiği söylendi. Bizim sorumuz şu; “Üç sene üç ay sonra bir anda ne değişti de bu olay terör  olayına dönüştü” Bunu çok merak ediyoruz. Bu insanlar, politikacılar artık karşımıza geçip gözlerimizin içine bir baksınlar ve bize gerçeği anlatsınlar. Bu üç sene üç ayda bizden ne sakladılar. O gece sabaha kadar bizi çocuğumuz ile ilgili bilgilendirmediler. Sabah 04 – 04.30’a kadar sokaklarda çocuğumuzu aradık. Münih’i uyandırmak istiyoruz, uyansın artık insanlar. Olayla cinnet geçiren bir katil olduğu için kimse ilgilenmedi. Çocuğumuzu kaybettikten sonra herhâlde en çok ikinci kez yara açtı yüreğimize. Uyansınlar artık. Münih’te terör var. Benim iki çocuğum daha var ben onlar için savaşmak istiyorum. Bütün gençler için savaşmak istiyorum çünkü Münih’te terör diye bir şey, sağcılık diye bir şey var. Uyansınlar artık yoksa daha kötü şeyler olacak.

Engin Kılıç (Selçuk’un babası): 2016 yılında Almanya’da terör saldırısında çocuğumuzu kaybettik. Bizim toplumdan istediğimiz şey bizim yerimize düşmesinler. Mikrofonun kameranın karşısına geçip sağdan soldan hiç tanımadıkları insanlardan yardım isteyecekleri duruma gelmesinler. Bizim tek istediğimiz o. Öyle bir şeyler çevirdiler ki üç sene üç ay boyunca yok cinnet geçirme olayları yok çocuk hastaydı yok şöyleydi yok böyleydi insanların kafasına, beynine bunu kazıdılar. Şu anda biz insanlara ne dersek diyelim bize acıdıkları için tamam tamam diyorlar. İnsanlar bile yeri geliyor terör saldırısı olduğunu kabul etmiyor. Biz bunun gerçekten terör saldırısı olduğunu insanlara anlatıp, dikkat etmelerini istiyoruz. Ve bizim Türk toplumundan yardım istiyoruz. Arkamızda durmasını istiyoruz. Çünkü bugün bana yarın ona olduğu zaman o ağlayacak ben de onun ağladığına ağlayacağım. Çünkü bizim içimizde öyle bir yara açıldı ki hani böyle bir yara kabuğu vardır ya iyileşmez böyle bir hastalık vardır. O kabuk çıktıkça kanamaya başlıyor. Kesinlikle biz başka birisinin böyle bir acı çekmesini istemiyoruz. Bizim savaşımız bu yüzden. Benim Allahtan istediğim tek bir şey var. Siz ve sizin gibi gazeteciler elinize mikrofonu alpta bir aile ile daha röportaj yapmak zorunda kalmayın. Bizim savaşımız bu. Yani kimse artık bizim çocuğumuzu kimse geri getiremez. Bu olay artık bizlik bir olay değil. Toplumun üzerine kambur olmuş bir olay. Sizin aracılığınızla da sadece kendi vatandaşlarımızdan da demek istemiyorum. İnsanlardan yardım bekliyoruz. Yardımı da yanlış anlamayın maddi yardım değil. Sadece arkamızda dursunlar. Hikayemizi dinlesinler, yaşadıklarımızı duysunlar.  

  • Hüseyin Özdemir (Olayı canlı yaşayan tanık)

Hüseyin Özdemir: 20 senedir hakemlik yapıyorum. Bugün de bu turnuva için buraya geldim. Bugün benim için de anlamlı bir gün çünkü bu olayın içinde ben de vardım. O gün Olympia Alışveriş Merkezi’ndeydim ve ölen kişileri canlı olarak gördüm. Bugün hüzünlü bir gün ama dayanışma günü. Bugünlerde beraber olmak her zaman iyidir.

  • Hüseyin Bayri (Saldırıda başına silah dayanan tanık)

Hüseyin Bayri: 1986 doğumluyum 38 yaşındayım. Üç çocuk babasıyım. Moosach’ta doğdum orada yaşıyorum. O gün saldırıda oradaydım ve Guliano benim yanımda vefat etti. Ona ilk yardım yaparken saldırgan yanıma geldi. Silahı kafama dayadı. Silahı kafamda görünce kelime-i şahadet getirdim. İki sefer tetiğe bastığını duydum. O sırada bayılmışım. Daha sonra beni polis uyandırdı. Meğer teröristin mermisi bitmiş. Doldurmadan içeriye koştu orada doldurdu ve insanları öldürmeye devam etti.

Deniz Gezginci: O günden sonra hayatında neler değişti?

Hüseyin Bayri: O günden sonra insanların arasına giremiyorum. O korku kaldı bende. Ufak bir ses olsun, fazla bir gürültü olsun korkuyorum. Bir de bende o günle ilgili travma kaldı. O günü hep yaşıyorum. Geceleri sakin koltukta uzanırsam bütün senaryo yine gözümün önüne geliyor.  Olayın ardından dokuz sene geçti ama olay benim için sanki dün olmuş gibi. Hala daha psikolojik tedavi görüyorum. Haftada bir psikoloğa gidiyorum. Kolay bir gün değildi. Daha atlatamadım ama atlatmaya çalışıyorum.

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.