CELAL KADRİ KINOĞLU İLE ERŞAN KUNERİ'Yİ KONUŞTUK
CELAL KADRİ KINOĞLU İLE ERŞAN KUNERİ'Yİ KONUŞTUK
Celal Kadri Kınoğlu… Muhteşem bir oyuncu, akıl almaz derecede zeki ve bir o kadarda mütevazi bir usta. Uzun yıllar devlet tiyatroları sanatçısı olan, pek çok tiyatro ödülüne değer görülen, televizyonda birçok dizide, Tatlı Hayat, Acemi Cadı ve son olarak Erşan Kuneri-2’de Erşan’ın ağabeyi rolünden tanıdığımız başarılı oyuncu ile Almanya’nın Münih şehrinde çok keyifli bir röportaj gerçekleştirdik. Deniz Gezginci’nin sorularını yanıtlayan Celal Kadri Kınoğlu, Odatv’ye çok özel açıklamalarda bulundu.
Deniz Gezginci: Celal Hocam öncelikle Münih’e hoş geldiniz. Benim klasik sorumdur Münih’te olmak nasıl bir duygu?
Celal Kadri Kınoğlu: Münih’te olmak, benim için kafamda yapmadan duramadığım bir şeyi yapmak için davet edildiğim yerde büyük bir sorumluluk duygusuyla şaşırmadan, etmeden düşüncelerimi derli toplu bir şekilde anlatmam için bir olanaktı. Bir davetti ve sorumluluk hissiydi. Onun getirdiği mutlu bir gerginlik içindeyim. Ama iyi geçti, düşündüklerimi anlattım.
Deniz Gezginci: Siz Türkiye’de de söyleşilere katılıyorsunuz. Bugün Almanya’dasınız. Sizin için Almanya’daki söyleşilerin Türkiye’dekilerden bir farkı oluyor mu?
Celal Kadri Kınoğlu: Hayır olmuyor. Olmaz. Gelen sorudaki zekâ neye ihtiyaç, duyulduğu, orda neyin eksik olduğu önemli yani bizim orada seyirciyi anlamamız gerekiyor. Onlar neyi duymalılar. Duymak istediği şey olmayabilir. Duymamak istediği şey de olabilir. Ama ihtiyacı olan şeydir. Onu bulabilmem gerekiyor genellikle.
Deniz Gezginci: Şu an Türkiye’de sanatçı olmak zor. Hatta bazen sosyal medyadan sanatçılara siyasetle ilgili fikirlerini belirtmedikleri için yükleniliyor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Celal Kadri Kınoğlu: Ben çok bu konunun dışındayım. Aktüalitenin genel olarak dışındayım. Siyasi dalgalanmaların, hareketlerin, hislerin çok dışındayım. Ben inandığım, bildiğim gibi yaşamakla çok mutlu olan bir tek çocuğum. O yüzden de pek etkilenmiyorum. Ama öğrencilerime konferans verdiğim zaman, konuştuğum yerlerde düşüncelerimi aktarmaya çalışıyorum. Ama güncel konular değil, daha çok yaşamsal, varoluşsal, temel şeyler ilgimi çekiyor.
Deniz Gezginci: Sosyal medyayla da aranız pek iyi değil galiba?
Celal Kadri Kınoğlu: Sosyal medyada on beş bin takipçim var. Oraya sevdiğim kitapları koyuyorum, konserlerimi koyuyorum. Müzik, edebiyat, felsefe bir de tiyatro. İşte benim hayatım bu.
Deniz Gezginci: Az önce sahnede Cem Yılmaz ile ilgili çok güzel şeyler söylediniz. Ben bu röportaja da bu düşüncelerinizi ilintilemek istiyorum. Cem Yılmaz ile iki ayrı projede yer aldınız (Do not Disturb – Erşan Kuneri-2) Cem Yılmaz ile aynı projelerde yer almak nasıl bir duyguydu?
Celal Kadri Kınoğlu: Cem Yılmaz mükemmel bir ev sahibi, mükemmel bir yazar, şahane bir yönetmen, harika bir rol arkadaşı ve çok nazik, çok saygıdeğer bir varlık. Çok değerli bir şey Cem Yılmaz.
Peki Erşan Kuneri’nin abisi olmak nasıldı?
Celal Kadri Kınoğlu: Çok komikti. Çünkü yıllarca seyrettiğim bir adam. Filmlerini seyrettim. Bütün filmlerine gülüyoruz, ediyoruz derken bir gün bir telefon geldi. Ben arkadaşlarım şaka yapıyor, beni işletiyor zannettim. Meğerse arayan Cem Yılmaz’mış ve bana o filmdeki rolü teklif etti. Filmdeki senaryoyu okuduğumda Cem Yılmaz rolü, sanki benim hayatımı röportajlarımdan, yazdığım romandan sanki A’dan Z’ye öğrenmişti. Beni çok iyi biliyordu. O kadar içerden yazmış ki rolü bana arkadaşlarım seyrettiklerinde dediler ki bu rolleri, lafları, replikleri sen mi yazdın? diye sordular. Yok dedim hepsi Cem Yılmaz’ın. Bu kadar dikkatle, itinayla işini yapan süper bir karakter.
Deniz Gezginci: Erşan Kuneri günümüz Türkiye’sinde çok cesur bir dizi. Hatta bir ara siyasilere de sirayet etmişti Erşan Kuneri’nin açık sözleri. (Devlet Bahçeli Cem Yılmaz’a dizide çok küfür var diye tepki göstermişti) Bu konu hakkında ne düşünüyorsunuz?
Celal Kadri Kınoğlu: Biz de eski adamız. Ben 1964 doğumluyum. Küfür ruhun yelpazesidir. Bu Nisa Serezli’nin bir oyunundaki repliğidir. Küfür aslında bir yerde bir şeyi tam olarak anlatır bize. Mesela Can Yücel de böyledir. Küfürbaz olunsun demiyorum ama Erşan denen adam zaten 1970’lerin seks filmlerinin ortasındaki bir karakter. Artık onu da yani derli toplu anlatmak hiç inandırıcı olmazdı. Önemli olan bizim oynadığımız karakterin aklına girmemiz. Onun kafasıyla düşünmemiz. Onun içinden konuşmamızdır. Cem’in yaptığı şey sadece rol. Evet yoksa yani milyoner oldum artık küfürbazım falan böyle bir şımarıklık değil. Bilakis bir sorumluluk. Bir karakterin hakikatine dair duyulan sorumluluk.
Hocam bu keyifli söyleşi için çok teşekkür ederim. Münih’te ilk defa düzenlemiş olduğumuz Münih Tiyatro ve Kitap Festivali’ne değer kattınız, renk kattınız. Umuyorum bu festival bundan sonra yıllarca devam eder ve sizi bu festivalin onur konuğu olarak önümüzdeki sene yeniden Münih’te görürüz.
FacebookSayfa➤ /munihinsesi
Instagram➤ /munihinsesi
FacebookGrup➤ /groups/munihteyasayanturkler
Youtube ➤ /munihinsesi
WhatsAppGrup ➤ +905368638699
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.