İKİ ÜLKE TEK HİKAYEDE BİRLEŞTİ: TÜRK-ALMAN DOSTLUĞU BÖYLE GELİŞTİ

Röportajlar 21.04.2025 - 20:42, Güncelleme: 21.04.2025 - 22:05 2394 kez okundu.
 

İKİ ÜLKE TEK HİKAYEDE BİRLEŞTİ: TÜRK-ALMAN DOSTLUĞU BÖYLE GELİŞTİ

1960'lı yıllarda Almanya'nın talebi üzerine yapılan karşılıklı anlaşmalarla Türkiye Almanya'ya işçi göndermeyi kabul etmişti. Alman edebiyatının en önemli isimlerinden Max Frisch “Biz iş gücü çağırdık, ama insanlar geldi” diyerek özetlemişti bu birlikteliği. Yıllar geçtikçe Almanlar ile Türkler iç içe geçti, dostluklar kurdu hatta birbirine kız alıp kız verdi. Bu dostluk zaman zaman Türklere yönelik ırkçı saldırılar ile zedelense de Türk-Alman Dostluk Federasyonu gibi sivil toplum örgütlerinin başarılı çalışmaları ile hiçbir zaman bozulmadı. Türk-Alman Dostluk Federasyonu Genel Başkanı Cihan Sendan, OdaTV’den Deniz Gezginci’ye federasyonun çalışmaları hakkında bilgiler verdi.
Deniz Gezginci: Kısaca sizi tanıyabilir miyim? Cihan Sendan: Tarsus doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. İlk, ortaokul ve liseyi İstanbul’da bitirdim. Daha sonra Ankara’da yüksek öğrenimimi tamamladım. 1991 yılında Münih’e geldim. Münih’te yaşıyorum. 17 yaşından beri Sivil Toplum Örgütleri içerisinde çalışıyorum ve 15 yıldır Türk Alman Dostluk Federasyonu Genel Başkanıyım. Deniz Gezginci: Türk-Alman Dostluk Federasyonu Almanya’da çok önemli bir sivil toplum kuruluşu. Federasyonunuz ile ilgili kısaca bilgi alabilir miyim? Cihan Sendan: Türk-Alman Dostluk Federasyonu’nu 2001 yılında kurduk. Federasyonun kuruluş sebebi şuydu. Maalesef 1990’lı yıllarda Türkler, sağ görüşlü Almanların saldırılarına uğradılar. Bu saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız oldu. En son Solingen’deki saldırıda Türk – Alman Dostluğunu pekiştirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük ve ilk derneğimizi Solingen’de kurduk. Daha sonra kurulan 11 derneğin ardından 2001 yılında eski kurucu Genel Başkanımızla birlikte federasyonu kurduk. Aynı senede de Türk Alman Dostluk ödülü Kybele’yi vermeye başladık. Amacımız da Türk ve Alman ilişkilerinde emek veren insanları görünür kılmaktı. Aslında aramızdaki dostluğun ne kadar iyi olduğu, entegrasyonun ve Türk toplumunun ne kadar başarılı olduğunu göstermek adına bu ödülü vermeye başladık.  Federasyon olarak hem Türkiye’de hem de Almanya’da kültür haftaları düzenledik. 2016-1017 senesine kadar bu çalışmaları devam ettirdik. Bir süre sonra baktık ki son dönemde çok fazla dernekleşme oldu ve herkes önemli kültür haftaları düzenliyor biz de kendimizi biraz geri çektik ve sadece işin koordinasyon tarafında kalarak ödülleri verdik. Deniz Gezginci: Peki bu ödülleri verirken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz? Cihan Sendan: Ödülleri altı kategoride veriyoruz. Örneğin spor dalında Türk ve Alman ilişkilerini öne götüren, Almanya’da yaşayan çok önemli bir Türk sporcu Dünya Şampiyonumuz Fırat Aslan, eskiden Türk Milli takımımıza büyük katkıları olan İlhan Mansız, Bir yanının hep Türk olduğunu söyleyen Christoph Daum, siyaset insanları içerisinde Süleyman Demirel, Christian Ude, Mesut Yılmaz gibi ünlü siyaset insanlarına Türk-Alman toplumuna emeklerinden dolayı ödüller verdik. Mesela Nobel ödülü almış daha sonra bizim ödülümüzü kabul etmiş Orhan Pamuk gibi Türk toplumuna, insanlığa emek veren kişilere ödüller verdik. Deniz Gezginci: Daha önce Münih’teki bir ödül törenine katılmıştım şimdi bildiğim kadarıyla sadece Münih’te değil Almanya ve Türkiye’nin bazı şehirlerinde de ödül törenleri düzenliyorsunuz. Cihan Sendan: Aslında Kybele Ödül Törenini hep Münih’te düzenliyorduk. Daha sonra İstanbul, Berlin, İzmir gibi yerlerde düzenledik. En son Nürnberg’de gerçekleştirdik. Aslında bu bir Bavyera – Münih ödülüydü fakat süreç gelişiyor, insanlık, anlayış, dernekçiler değişiyor ve biraz daha esnek olmak gerekiyor. Hatta son aldığımız kararlar çerçevesinde Kybele’yi artık uluslararası yapmak istiyoruz. Ödülleri sadece Türk – Alman ilişkileri değil Avrupa -Türk ilişkileri çerçevesinde vermeye başlayacağız. Hatta onun da çalışmalarına başladık. Muhtemelen bundan sonra da farklı yerlerde, Avrupa’nın farklı yerlerinde ödüller vereceğiz çünkü fazla da sabit kalmaya gerek yok. Deniz Gezginci: Anladığım kadarıyla siz federasyon olarak artık klasik dernekçiliğin dışına çıkmak istiyorsunuz. Bu doğrultuda bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz, planladığınız hedefler neler? Cihan Sendan: Dünya çok ciddi bir değişim içerisinde. İnsanlar değişiyor, tercihler değişiyor. Yapay zekâ, biyokimya geldi, kuantum fizik gelişti. İnsanların pratikleri, algoritmalar değişti. Dünyada ciddi bir de tekno faşizm gibi bir şey oluştu hatta tekno feodalizmine dönüştü. Ciddi de bir sıkıntılı sürece giriyoruz. Bu süreç içerisinde daha fazla açılmamız gerektiğini, daha fazla insanı kucaklamamız gerektiğini düşünüyoruz.  Zaten insanı merkeze almış bir federasyonduk daha da merkeze almamız gerektiğini düşündük.  Dolayısıyla bu normal dernekçilik anlayışının da dünyada artık işlemediğini, daha çok aynı çizgide, aynı duyguda olan insanların hareket etmesi gerektiğini düşündük. O yüzden dernekçiliğin anlayışını da yeni bir ivme kazandırmak adına yeniden bir gelişme yaşadık. Hem Türkiye’de hem Almanya’da, İsviçre’de, Fransa’da, Lüksemburg’da, İngiltere’de şu anda görüştüğümüz arkadaşlar var. Birebir bizi temsil eden, temsilcilikler üzerinden bunu yürütmeyi, klasik dernekçiliğin dışına çıkıp temsilcilik anlayışı içerisinde hareket etmeyi düşünüyoruz. Deniz Gezginci: Ben de şimdi temsilciliğe gelecektim. Türkiye ve Almanya’nın çeşitli yerlerinde temsilcilikleriniz var. Biraz temsilcilikleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz? Cihan Sendan: Geçtiğimiz hafta Mersin’de bir çalıştay yaptık ve bu çalıştaya Türkiye’deki arkadaşlarımızı davet ettik. Şu an İstanbul, Ankara, Mersin, İzmir Adana’da temsilciliklerimiz var. Almanların yoğunlukta olduğu yerleri seçtik. Çünkü Türk Alman Dostluk Federasyonu karşılıklılık esasında çalışmalar yapıyor.  Türkiye’de yaşayan Almanların da sorunlarının çözümü ile ilgili çalışmalarımız var. Arkadaşlarımızın görevleri, Türkiye’deki konsolosluklarla, kurumlarla iş birliği yapıp hem festivallerimizi hem görüşmelerimizi hem de oradaki ekonomik Türk – Alman ticaretini harekete geçirebilecek bazı projeler hazırladık. Şu anda o istikamette ilerliyoruz. Deniz Gezginci: 2025 yılı hazırlıkları sürüyor mu? Cihan Sendan: 2024 yılının üç ödülünü bu sene içinde verdik. 2025 yılının ödül töreni muhtemelen Ekim sonu Kasım başı gibi olacak. Ödüle aday çok önemli isimler var. Henüz ödül töreninin nerede olacağı belli değil. Bu sene Münih’te olmasını çok istiyorum. İki alternatif daha var ancak henüz kesinleşmediği için yer ismi vermek istemiyorum. Ödüller için de çok fazla isim var ancak jüri henüz tamam demedi. Şu anda topladığımız isimler hepsi birbirinden kıymetli ve değerli isimler. Her biri aslında ödülü almayı hakkeden isimler. Her kategoriden sadece bir isim seçmemiz gerekiyor. Muhtemelen haziran sonu gibi ödüle aday isimler deklare edilecek. Deniz Gezginci: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı? Cihan Sendan: Türk – Alman Dostluk Federasyonu’nun ana teması insanı merkeze alan, sorunları çözücü, insanları birbiriyle tanıştıran, tanıştıktan sonra yabancılığı hissetmeyecekleri platformlar hazırlamak. Biz öyle kimsenin üst kurulu falan değiliz. Öyle bir tercihimiz yok. Almanya’daki diğer örgütler gibi, onlardan bir tanesiyiz. Yıllardır ödül verdik, vermeye devam edeceğiz. Bizi takip etmeye, bizi seyretmeye devam edin.
1960'lı yıllarda Almanya'nın talebi üzerine yapılan karşılıklı anlaşmalarla Türkiye Almanya'ya işçi göndermeyi kabul etmişti. Alman edebiyatının en önemli isimlerinden Max Frisch “Biz iş gücü çağırdık, ama insanlar geldi” diyerek özetlemişti bu birlikteliği. Yıllar geçtikçe Almanlar ile Türkler iç içe geçti, dostluklar kurdu hatta birbirine kız alıp kız verdi. Bu dostluk zaman zaman Türklere yönelik ırkçı saldırılar ile zedelense de Türk-Alman Dostluk Federasyonu gibi sivil toplum örgütlerinin başarılı çalışmaları ile hiçbir zaman bozulmadı. Türk-Alman Dostluk Federasyonu Genel Başkanı Cihan Sendan, OdaTV’den Deniz Gezginci’ye federasyonun çalışmaları hakkında bilgiler verdi.

Deniz Gezginci: Kısaca sizi tanıyabilir miyim?

Cihan Sendan: Tarsus doğumluyum. İstanbul’da büyüdüm. İlk, ortaokul ve liseyi İstanbul’da bitirdim. Daha sonra Ankara’da yüksek öğrenimimi tamamladım. 1991 yılında Münih’e geldim. Münih’te yaşıyorum. 17 yaşından beri Sivil Toplum Örgütleri içerisinde çalışıyorum ve 15 yıldır Türk Alman Dostluk Federasyonu Genel Başkanıyım.

Deniz Gezginci: Türk-Alman Dostluk Federasyonu Almanya’da çok önemli bir sivil toplum kuruluşu. Federasyonunuz ile ilgili kısaca bilgi alabilir miyim?

Cihan Sendan: Türk-Alman Dostluk Federasyonu’nu 2001 yılında kurduk. Federasyonun kuruluş sebebi şuydu. Maalesef 1990’lı yıllarda Türkler, sağ görüşlü Almanların saldırılarına uğradılar. Bu saldırılarda hayatlarını kaybeden vatandaşlarımız oldu. En son Solingen’deki saldırıda Türk – Alman Dostluğunu pekiştirmek için bir şeyler yapmamız gerektiğini düşündük ve ilk derneğimizi Solingen’de kurduk. Daha sonra kurulan 11 derneğin ardından 2001 yılında eski kurucu Genel Başkanımızla birlikte federasyonu kurduk. Aynı senede de Türk Alman Dostluk ödülü Kybele’yi vermeye başladık. Amacımız da Türk ve Alman ilişkilerinde emek veren insanları görünür kılmaktı. Aslında aramızdaki dostluğun ne kadar iyi olduğu, entegrasyonun ve Türk toplumunun ne kadar başarılı olduğunu göstermek adına bu ödülü vermeye başladık.  Federasyon olarak hem Türkiye’de hem de Almanya’da kültür haftaları düzenledik. 2016-1017 senesine kadar bu çalışmaları devam ettirdik. Bir süre sonra baktık ki son dönemde çok fazla dernekleşme oldu ve herkes önemli kültür haftaları düzenliyor biz de kendimizi biraz geri çektik ve sadece işin koordinasyon tarafında kalarak ödülleri verdik.

Deniz Gezginci: Peki bu ödülleri verirken hangi kriterleri göz önünde bulunduruyorsunuz?

Cihan Sendan: Ödülleri altı kategoride veriyoruz. Örneğin spor dalında Türk ve Alman ilişkilerini öne götüren, Almanya’da yaşayan çok önemli bir Türk sporcu Dünya Şampiyonumuz Fırat Aslan, eskiden Türk Milli takımımıza büyük katkıları olan İlhan Mansız, Bir yanının hep Türk olduğunu söyleyen Christoph Daum, siyaset insanları içerisinde Süleyman Demirel, Christian Ude, Mesut Yılmaz gibi ünlü siyaset insanlarına Türk-Alman toplumuna emeklerinden dolayı ödüller verdik. Mesela Nobel ödülü almış daha sonra bizim ödülümüzü kabul etmiş Orhan Pamuk gibi Türk toplumuna, insanlığa emek veren kişilere ödüller verdik.

Deniz Gezginci: Daha önce Münih’teki bir ödül törenine katılmıştım şimdi bildiğim kadarıyla sadece Münih’te değil Almanya ve Türkiye’nin bazı şehirlerinde de ödül törenleri düzenliyorsunuz.

Cihan Sendan: Aslında Kybele Ödül Törenini hep Münih’te düzenliyorduk. Daha sonra İstanbul, Berlin, İzmir gibi yerlerde düzenledik. En son Nürnberg’de gerçekleştirdik. Aslında bu bir Bavyera – Münih ödülüydü fakat süreç gelişiyor, insanlık, anlayış, dernekçiler değişiyor ve biraz daha esnek olmak gerekiyor. Hatta son aldığımız kararlar çerçevesinde Kybele’yi artık uluslararası yapmak istiyoruz. Ödülleri sadece Türk – Alman ilişkileri değil Avrupa -Türk ilişkileri çerçevesinde vermeye başlayacağız. Hatta onun da çalışmalarına başladık. Muhtemelen bundan sonra da farklı yerlerde, Avrupa’nın farklı yerlerinde ödüller vereceğiz çünkü fazla da sabit kalmaya gerek yok.

Deniz Gezginci: Anladığım kadarıyla siz federasyon olarak artık klasik dernekçiliğin dışına çıkmak istiyorsunuz. Bu doğrultuda bundan sonra neler yapmak istiyorsunuz, planladığınız hedefler neler?

Cihan Sendan: Dünya çok ciddi bir değişim içerisinde. İnsanlar değişiyor, tercihler değişiyor. Yapay zekâ, biyokimya geldi, kuantum fizik gelişti. İnsanların pratikleri, algoritmalar değişti. Dünyada ciddi bir de tekno faşizm gibi bir şey oluştu hatta tekno feodalizmine dönüştü. Ciddi de bir sıkıntılı sürece giriyoruz. Bu süreç içerisinde daha fazla açılmamız gerektiğini, daha fazla insanı kucaklamamız gerektiğini düşünüyoruz.  Zaten insanı merkeze almış bir federasyonduk daha da merkeze almamız gerektiğini düşündük.  Dolayısıyla bu normal dernekçilik anlayışının da dünyada artık işlemediğini, daha çok aynı çizgide, aynı duyguda olan insanların hareket etmesi gerektiğini düşündük. O yüzden dernekçiliğin anlayışını da yeni bir ivme kazandırmak adına yeniden bir gelişme yaşadık. Hem Türkiye’de hem Almanya’da, İsviçre’de, Fransa’da, Lüksemburg’da, İngiltere’de şu anda görüştüğümüz arkadaşlar var. Birebir bizi temsil eden, temsilcilikler üzerinden bunu yürütmeyi, klasik dernekçiliğin dışına çıkıp temsilcilik anlayışı içerisinde hareket etmeyi düşünüyoruz.

Deniz Gezginci: Ben de şimdi temsilciliğe gelecektim. Türkiye ve Almanya’nın çeşitli yerlerinde temsilcilikleriniz var. Biraz temsilcilikleriniz hakkında bilgi verebilir misiniz?

Cihan Sendan: Geçtiğimiz hafta Mersin’de bir çalıştay yaptık ve bu çalıştaya Türkiye’deki arkadaşlarımızı davet ettik. Şu an İstanbul, Ankara, Mersin, İzmir Adana’da temsilciliklerimiz var. Almanların yoğunlukta olduğu yerleri seçtik. Çünkü Türk Alman Dostluk Federasyonu karşılıklılık esasında çalışmalar yapıyor.  Türkiye’de yaşayan Almanların da sorunlarının çözümü ile ilgili çalışmalarımız var. Arkadaşlarımızın görevleri, Türkiye’deki konsolosluklarla, kurumlarla iş birliği yapıp hem festivallerimizi hem görüşmelerimizi hem de oradaki ekonomik Türk – Alman ticaretini harekete geçirebilecek bazı projeler hazırladık. Şu anda o istikamette ilerliyoruz.

Deniz Gezginci: 2025 yılı hazırlıkları sürüyor mu?

Cihan Sendan: 2024 yılının üç ödülünü bu sene içinde verdik. 2025 yılının ödül töreni muhtemelen Ekim sonu Kasım başı gibi olacak. Ödüle aday çok önemli isimler var. Henüz ödül töreninin nerede olacağı belli değil. Bu sene Münih’te olmasını çok istiyorum. İki alternatif daha var ancak henüz kesinleşmediği için yer ismi vermek istemiyorum. Ödüller için de çok fazla isim var ancak jüri henüz tamam demedi. Şu anda topladığımız isimler hepsi birbirinden kıymetli ve değerli isimler. Her biri aslında ödülü almayı hakkeden isimler. Her kategoriden sadece bir isim seçmemiz gerekiyor. Muhtemelen haziran sonu gibi ödüle aday isimler deklare edilecek.

Deniz Gezginci: Son olarak eklemek istediğiniz bir şey var mı?

Cihan Sendan: Türk – Alman Dostluk Federasyonu’nun ana teması insanı merkeze alan, sorunları çözücü, insanları birbiriyle tanıştıran, tanıştıktan sonra yabancılığı hissetmeyecekleri platformlar hazırlamak. Biz öyle kimsenin üst kurulu falan değiliz. Öyle bir tercihimiz yok. Almanya’daki diğer örgütler gibi, onlardan bir tanesiyiz. Yıllardır ödül verdik, vermeye devam edeceğiz. Bizi takip etmeye, bizi seyretmeye devam edin.

Habere ifade bırak !
Habere Ek Video
Habere ait etiket tanımlanmamış.
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve munihinsesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.