Geçtiğimiz aylarda piyasaya çıkan kitabımın imza günü ve tanıtım paneli için uzun bir süre Türkiye’de bulunmak durumundaydım. O nedenle Münih’ten de Münihin Sesi’nden de biraz uzak kaldım. Şimdi yeniden buradayım. Münih’e yeni gelmiş biri olarak, dışardan bir göz ile gözlemlerimi sizlerle paylaşmaya devam edebilirim.
Geçtiğimiz hafta Çarşamba günü Zeki Genç tarafından Türk – Alman Kültür Kahvesine davet edildim. Zeki Bey ile hem 27 Ekim tarihinde açılacak olan Almanya Göç Tarihi Müzesi ile ilgili keyifli bir röportaj gerçekleştirdik (Bu röportaja yazılı ve görsel olarak siteden ulaşabilirsiniz) hem de Kültür Kahvesi’nde kendimi çok keyifli bir sohbetin içerisinde buldum.
Kültür Kahvesi ile ilgili izlenimlerimi sizlerle paylaşmak istiyorum. Öncelikle Dompfaffweg 10 - Trudering adresinde bulunan binaya hayran kaldım. Binada insanların topluca vakit geçirebilmeleri için her türlü imkan en ince ayrıntılarına kadar düşünülmüş. Kütüphaneden, toplantı salonuna, spor salonundan, kafeteryasına kadar her şey binada mevcut. Zeki Genç ve arkadaşları her Çarşamba günü saat 18.00’den sonra değişik etkinliklerle bir araya geliyor. Mesai günü olması nedeni ile işten aç ve yorgun gelenler de düşünülmüş. Kültür Kahvesinin müdavimleri kendi elleri ile hazırladıkları sıcak çay ve çorba ile sizleri karşılıyor.
Her hafta farklı bir temanın işlendiği kültür buluşmalarında müzik, film, kitap ve açık oturum geceleri düzenleniyor. Gösterimin ardından yuvarlak bir masanın etrafında güncel konular konuşuluyor. Sohbetin konusuna göre bazen bu konuşmalar 4-5 saat sürüyormuş.
Benim katıldığım akşamda yine derin bir konu vardı masada. “Almanya’da Müslüman olmak” konusunu Türkler ve Almanlar ile uzun uzun konuşma, tartışma, meseleyi bir de Almanların penceresinden dinleme fırsatı bulduk. Ne yalan söyleyeyim Türkiye’de uzun yıllardır “din” konusunun bu kadar saygılı konuşulduğu bir ortam daha yaşamamıştım. Koca koca profesörlerin Türk televizyon ekranlarında birbirleri ile kavgalarını, sözlerini bile bitirmelerini beklemeden sataşmalarına uzun yıllar şahit olduktan sonra bu sohbet bana çok iyi geldi.
Ancak bir konuda eleştiri yapmadan geçemeyeceğim. Neden böyle güzel etkinliklere katılım bu kadar az ? Bu soruyu Zeki Bey’e sorduğumda esprili olarak “Türkiye’de dizi sezonu başladı. Özellikle bayanlar dizilerin başından ayrılıp buraya gelemiyor” cevabını verdi.
Her zaman söylüyorum bu milletin erkeklerini yıllarca futbol ile uyuttular. Neyse ki kadınları uyanıktı, olaylara en azından onlar tepkiyi veriyorlardı. Daha sonra dizi furyası çıktı. Kadınlarımızı da dizilerle uyutmaya başladılar. Şimdi maalesef kadını – erkeği her kes uyumaya başladı.
Ben elimden geldiğince Çarşamba günü Kültür toplantılarına katılmaya çalışacağım ve işlenen konularla ilgili gözlemlerimi bu satırlardan sizlere aktaracağım. Ancak dilerim ki sizler de en azından haftada birkaç saat televizyonunuzun kumandasından “off” tuşuna dokunursunuz ve bu keyifli sohbetleri yerinde dinleme, insanlara yerinde dokunma fırsatı bulursunuz.
Bu vesile ile Zeki Genç ve arkadaşlarına böyle kaliteli bir ortam yaratıkları için teşekkür ederim.
Çarşamba günü yeniden buluşmak dileğiyle…
Deniz GEZGİNCİ
deniz@munihinsesi.com
Twitter: @denizgezginci
